"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyaseti dine alet yapmak

Akif ARSLAN
23 Ağustos 2016, Salı 00:05
Siyaseti dine alet yapmak kavramını Üstad hazretlerinin “vazifemiz” dediği “siyaseti dine alet ve dost ve tâbi yapmak” kavramı şeklinde tecdid etmek suretiyle meseleye girişmek daha doğru olur.

Elbetteki burada kastedilen din İslamiyettir. Bediüzzaman hazretleri Eski Said döneminde bizzat siyasetin içerisinde rol alarak Siyaseti dine alet ve dost ve tâbi etmek gayreti içerisinde olmuştur. Çünkü siyaset içerisinde öyle bir cereyan vardır ki şedîd bir şekilde siyaseti dinsizliğe alet yapma mücadelesindedir. Bu da devlet yönetiminin dinsizliğe hizmet etmesi olarak neticeleneceğinden, Üstad Hazretleri bu cereyana karşı durmuş ve mücadelesini siyaseti dine âlet ve hizmetkâr yapmak şeklinde sürdürmüştür.

Siyasetin dinsizliğe alet edilmesine en sarîh örneklerden birisi laikliktir. Çünkü laiklik, “din ve vicdan hürriyeti” mânâsında iken, sanki “laiklik dinsizliktir” gibi bir mânâ ile hareket edilmiştir. Ve tüm uygulamalar da bu yönde olmuştur. Halbuki, “dinsizlere, dinsizlikleri için ilişmediği gibi, dindarlara da, dindarlıkları için ilişmemesi” laiklikteki din ve vicdan hürriyeti prensibinin icabatındandır. Ama Cumhuriyet’in ilk hükümeti ile birlikte siyaset resmen dinsizliğe alet edilmeye başlanmıştır.

İşte Siyaseti dine alet ve dost ve tâbi etmek demek, bahsettiğimiz siyaseti dinsizliğe alet etme akımına karşı durup, bu siyasetin müthiş yanlışlarını yüksek sesle söylemek suretiyle İslamiyetin ve bahusus dindarların maruz kaldığı zulmü durdurmaya gayret etmek, vatan ve milletin dehşetli bir şekilde zarara uğrayacağı bu siyaset karşısında ve İslamiyeti milletin nazarından düşürüp dinsizliğe meydan vermek şeklindeki bu dehşetli gaddar siyaset ve zalim propaganda1 karşısında temelleri sıdk ve doğruluk olan bir anlayışla yani sadece “iman kurtarmak anlayışıyla” mücadele etmektir. Siyaset, kendisine dinsizliğin bulaştırılması ile dehşet verici ölümcül ve bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış, bu hastalık eğer tedavi edilmezse vatana ve millete kendisindeki dinsizlik hastalığını -vatandaş istemese dahi- onlar farkında dahi olmadan bulaştıracaktır. Bu büyük tehlikeyi fark eden Bediüzzaman da buna önemli bir tedbir alarak siyasetin maruz kaldığı hastalıkla ilk önce siyaset meydanında mücadele etse de bu meydanda onlarla mücadele etmenin fayda getirmeyeceğini anlayarak siyaset meydanından inmiş ve Risale-i Nur gibi muazzam bir reçete sunarak tedavi yoluna gitmiştir. Yani vatandaşa siyaset kürsüsünden değil onların kendi içerisinde seslenmiştir. Böylelikle söylediği hakikatlerin bir siyasetçilik veya tarafgirlik eseri gibi algılanması şeklindeki önyargıları peşin peşin bertaraf etmiştir. Siyaseti dine alet ve dost ve tâbi yapmak için siyasetin içinde bulunduğu hastalıkların teşhis edilmesine yönelik kaleme aldığı eserlerden birisi olan Münazarat isimli eseri için şu ifadeleri kullanır:

“Şu kitap [Münazarat], tarafımdan cevap, onların cânibinden sual etmek vazifesiyle mükelleftir. Hem de siyaset tabiblerine, teşhis-i illete dâir hizmet ile muvazzaftır.”2

Ama ne enteresandır ki siyaseti kendi dinsizliklerine alet eden komite, Bediüzzaman’ı dini siyasete alet etmek ile suçlamıştır. Yani dindar bir milletin imanını, siyaseti kullanarak elinden alıp dinsizleştirmek gayretinde olanlar, siyaseti dine hizmetkâr ve dost etmek suretiyle milletin imanına gelecek zararı engellemeye çalışan bir kahramanı “dini siyasete alet ediyor” cerbezesiyle siyaseti dinsizliklerine alet ettikleri gibi dini de kendi dinsiz siyasetlerine alet etmişlerdir. Bediüzzaman hazretleri de onların bu şekildeki zalim siyasetine ve gaddar propagandasına şöyle cevap vermiştir:

“Evet, biz dini siyasete âlet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassıbâne dinsizliğe âlet edenlere karşı, bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır ki, üç yüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmaya sebep olsun.

Elhasıl: Bize işkence edenlere, siyaseti asabiyetle dinsizliğe âlet etmelerine mukabil, biz de siyaseti dine âlet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saâdetine çalışmışız.”3 

Dipnotlar:

1-Tarihçe-i Hayat/Hutbe-i Şâmiye 2-Eski Said Dönemi Eserleri/Divan-ı Harb-i Örfî

 

Okunma Sayısı: 5518
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı