"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla Lâhikasında ilginç tabirlerden-1

Ali Demir
04 Ağustos 2021, Çarşamba
“Sağdan Sola Geçiniz”

Risale-i Nur Külliyatı’na dahil Yirmi Yedinci Mektupta saff-ı evvel abiler tarafından kaleme alınmış Lâhikaların sayfa ve satır aralarında enteresan tabirlerle karşılaşılmaktadır. Risale-i Nur’un Şahs-ı Manevisi’nde kendi hisselerine düşen hakikatleri açıklarken kullandıkları bu ilginç kavramlara müzakere zeminlerindeki fikri yoğunlaşma neticesinde, çok değişik ve derin manalar yüklendiğine şahit olmaktayız. Bunlardan bir tanesi askerî komutları hatırlatan “sağdan sola geçiniz” emridir.

Ahirzaman’ın bir faslı olan yirminci yüzyılın başlarında, ihtiyarlamış Osmanlı Devleti’ne nihaî darbeyi vurmaya hazırlanan zındıka komiteleri, savaşa girmek için gerekli alt yapı hazırlıklarını yaptıktan sonra, koca Osmanlı kendini Birinci Cihan Savaşı’nın tam ortasında buldu. Üstad Hazretleri’nin tabiriyle yaklaşık 5 milyon insanın şehit ve gazi olarak velâyet mertebesine çıkmasına rağmen müttefiklerinin mağlûbiyeti sebebiyle Osmanlı da hükmen mağlûp sayıldı ve silâhlı gücü dağıtılıp vatan toprakları da bir kaç devlet tarafından fiilen işgal edildi.

İşgal edilen en kritik, stratejik vatan toprağı ve hilâfetin dolayısıyla devletin merkez üssü veya başşehri olan İstanbul, Fransızlar ve İngilizler tarafında istilâ edildi. Osmanlıya imzalatılan mütareke ve anlaşmalar sonucunda eli kolu bağlanmış vaziyette kalan padişah ve hükümeti, bir şey yapamaz hale gelmişti. En önemlisi de Meclis-i Mebusan çalışamaz durumdayken, vatanın kurtuluşu için teşekkül ettirilen müdafaa cemiyetleriyle Anadolu’da başlatılan Millî Mücadele hareketinden de güç alan milletvekilleri Ankara’da toplanıp yeni bir devletin tohumlarını ekmeye başlamışlardı. 

Anadolu’nun her tarafında birden başlatılan istiklâliyet hareketini sevk ve idare eden Millet Meclisi’nin sevk ve idaresiyle kazanılan milletin zaferini bir avuç asker kökenli yöneticiler sahiplenmişlerdi. Ve Meclisin kararı ile yeni Kurulan devletin sınırları misak-ı millî ile dünyaya ilân edilmişti. Belirlenen sınırlar içinde genç Devletin idare kadrosu hedeflediklerini bir bir gerçekleştirmeye başlamışlar ve bir senede yapılan tahribat üçyüz senede yapılamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kur’ân’ın etrafındaki surlar birer birer yıkılmış ve Kur’ân’ın mu’cizeliği onun çelik bir zırhı olmuştu. Topluma salınan korkunun ve maneviyat cephesinde meydana gelen tahribatın da etkisiyle gençliğin manevî buhranlara düştüğü ve zulümatın her yeri kapladığı devirde kurtuluş çaresi arayan gençlerden birisi de Isparta’nın Kuleönü Köyü’nden Sarıbıçak Mübarek Mustafa’nın kardeşi Büyük Ruhlu Küçük Ali’dir.

Barla Lâhikası’ndaki 138 sıra nolu mektubunda, içinde bulunduğu karanlık halden kurtuluş çaresi ararken karşılaştığı yeni bir manevî yıkımdan, zamanın otoriter ve askerî istibdat yönetimine bir nevi gönderme de yaparak Üstad Hazretleri’ni takliden mecazi olarak şöyle ifade etmektedir: 

“Bulunduğumuz asır, mânevî seferberlik (harp) zamanı olduğundan, vücudumdaki yaralara baktıkça, yaralar git gide daha fazlalaşmakta iken, bir gün işittim ki, “Sağdan sola geçiniz” diye ilân ediyorlar. Ve otuz iki harfin birkaç adedini kaybedip ilân edince öyle bir yara daha açıldı ki, evvelki yaraları unutturdu.” diyerek, asırların medeniyet ve kültür dili ve hattı olarak kullanıla gelen ve sağdan sola yazılan, Kur’ân hattının yasaklandığını, bu hattın yerine Türkçe alfabe diye soldan sağa yazılan Lâtin alfabesine geçildiğinin ilân edilmesi ile vücudunda ve kalbinde var olan derin yaralara yeni ve derin bir yaranın daha ilâve edildiğini ve eski yaralarını unutturduğunu ifade ederek, bulunduğumuz asrın yaralarından, mânevî doktora ihtiyaç duyan bir gencin hissiyatıyla meramını Üstadına arz etmiştir. Risale-i Nurlar’da, “sağdan sola geçiniz” talimatının verileceği gerçeğinin 13 asır öncesinden haber verildiğini görmekteyiz.

Üstad Hazretleri, ceddi Hazret-i İmam-ı Ali’nin (ra) Ercuze isimli kasidesinde, zamanımıza ait gaybî işaretlerden olarak “lâtin hurufunun kabulünü tam tarihiyle ve tarz-ı tatbikini iki kelimeyle göstermesidir” diye tarif ettiği On Sekizinci Lem’a’da, 1920’li yılların sonu ile 1930’lu yılların başında yaşanan harf inkılâbı hakkında özetle; Hicrî On dördüncü asr-ı Muhammedîde (asm) bin üç yüz kırk dokuz (H. 1349) ve Rûmice bin üç yüz kırk yedide (R. 1347) tarihlerinde Kur’ân harflerinin terk edileceğini ve ecnebi/lâtin alfebesinin İslâm içinde uygulanacağının tamim edileceğini, halkın genelinin fakir ve zengin, amir ve memur, işçi, çoluk ve çocuk herkese gece dersleri ile cebren öğretileceğinin haber verildiğini beyan etmiştir. 

Asrımızın bu manevî yaralarından kurtuluş çaresi olarak, Ashab-ı Kehf emsali gençler gibi mağaralara çekilmeyi düşünmüşse de Büyük Ruhlu Küçük Ali, sonunda asrımızın manevî doktoruna müracaat etmiş ve zulümata karşı Nur ile manevî cihad eden Nurlu kervana katılmış, memleketi askerî kışla gibi emir komuta ile idare edenlere rağmen, hakkın ve hakikatin yanında ve imanın nuruyla elde edilen Hürriyet meşalesini yakanlardan olmuştur. 

Okunma Sayısı: 1941
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muzaffer Erol

    4.8.2021 12:33:15

    Risale-i Nurların Kur'an harfleriyle neşrine çok ihtiyaç olduğu bir devirde 6000 sayfa R. Nur külliyatını 17 kere yazan Büyük Ruhlu Küçük Ali ve Saffı Evvel Kahrama Nur Talebelerine binler fatihalar... selam, dua, minnet, muhabbetlerle ruhları şadolsun...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı