AKP tek başına iktidar olmasına rağmen, niçin gücüyle mütenasip ülkenin demokrasisine katkıda bulunmadı veya bulunamıyor?
Bir sefer AKP (sözüm ona) dindar bir parti ve onun dindar destekçileri, “meşrûtiyet, hürriyet/demokrasi, parti ve muhalefet” kavramlarına yabancıdırlar. Bu hususlarda büyük bir ikilem, iç çelişki, derunî çatışma yaşıyor!
Zira, “meşrûtiyet/hürriyet/demokrasi, parti ve muhalefete” inanmıyor, çarpık bakıyor! Şöyle inanıyor ve şöyle seslendiriyorlar: “Demokrasi küfür rejimidir. İslâm’da parti yoktur, zira parti bölücülüktür. Muhalefet olmamalıdır.”
“AKP muhalifleri Türkiye’nin düşmanıdır. AKP’ye hasım ve muhalif olanlar, aynı zamanda Türkiye’nin hasımları ve muhalifleridir. AKP’yi destekleyenler ise Türkiye sevdalılarıdır.” (AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop)
Halbuki, demokrasi, uygulaması ile değil, manası ile İslâmın hürriyet anlayışıyla büyük çapta bağdaşıyor.
Eğer demokrasi, ister inanmak, ister inanmamak, meşrû hareketlerinde şahane serbest ve hür olmak, şeffaflık, sorgulayıcılık, istediğini seçmek ise; İslâmiyet de tam olarak bunları getiriyor.
“Dileyen iman etsin, dileyen küfretsin. Dinde zorlama yoktur. Senin dinin sana, benim dinim bana” gibi meallerini verdiğimiz âyetler inanç hürriyetidir.
İnsanın günah işleme-başkalarına şiddetle aşılamamak şartıyla-hürriyeti vardır!
Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (ra), seçimle iş başına geldiler ve şiddetle sorgulandılar.
Bediüzzaman, “Muhalefet meşrû bir muvazene-i adalet unsurudur.” hakikatini şöyle nazara verir:
Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhâlefet, hiçbir hükûmette suç sayılmaz; bilâkis, muhâlefet meşrû ve samîmi bir muvâzene-i adâlet unsurudur.”1 İşte, AKP bu hakikatleri bilmediği, benimsemediği, özümsemediği için hak ve hürriyetler, demokratik Anyasa, açılım, adalet vs. meselelerinde başarılı olamıyor, olamaz. Kendisi hürriyeti, istişareyi, adaleti, demokrasiyi, şeffaflığı, sorgulamayı bilmiyor; bunlara muhtaç, millete nasıl mal edebilir ki!
İslâm’da, başkalarının düşüncelerine, görüşlerine saygı göstermenin adı olan istişareyi, hürriyeti/demokrasiyi, seçimi, partiyi (siyasî, idarî zihniyeti), muhalefeti ayrı ayrı ele almaya çalışalım.
Dipnot: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 564.