"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğrunun bir olmaması ve mezhepler

Ali FERŞADOĞLU
04 Mart 2019, Pazartesi
Bazı zihinlerin, mezheplerdeki farklı hükümler mevzuunda bir türlü kavramadığı, “Kur’ân haktır ve hak birdir. Neden bir mezhepte bir mesele farz iken, diğerinde sünnetir?” meselesidir.

Bediüzzaman, hakkın, doğrunun ve hükmün bir olmayacağına, “fıtrat, zaman, mekân, şart ve imkânlara” göre farklılık ve birkaç boyutlu olabileceğini şu çarpıcı misalle ispat eder:

“Eğer desen: ‘Hak bir olur. Nasıl böyle dört ve on iki mezhebin muhtelif ahkâmları hak olabilir?’

“Elcevap: Bir su, beş muhtelif mîzaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır, şöyle ki: Birisine, hastalığının mîzâcına göre, su, ilâçtır; tıbben vâcibdir. Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır. Diğer birisine, az zarar verir; tıbben ona mekruhtur. Diğer birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir. Diğer birisine, ne zarardır, ne menfaattir, âfiyetle içsin; tıbben ona mübahtır. İşte hak burada taaddüd etti. Beşi de haktır.” 1

İmânın rükünleri ve İslâmın şartları, ibadetlerin temel kaideleri hariç, teferruat kısmı farklılık gösterir. Yani, gerçekler, doğrular, ahlâkî değerler, hayırlar, faziletler, güzellikler göreceli/izâfidir. Yer, zaman, şart, imkân, bölge, ferd, sınıf, toplum, coğrafya/iklim, durum, mekân, duruş, ferd, cinsiyet, sınıf, cemiyet, zaman ve mekâna göre farklılık arz edeceğine dikkat çeker:

Ahlâk ve fazîletler, güzellik ve hayır çoğu nisbîdirler. Toplumdan topluma değişir, sınıftan sınıfa indikçe farklılaşır, bölgeden bölgeye mekân değiştirdikçe başkalaşır. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mâhiyet farklılaşır.2

Nisbî/izâfî/göreceli hakikat, “alt-üst, sağ-sol, büyük-küçük, güzel-çirkin” gibi kıyasla ortaya çıkan hususlardır. Meselâ, zemin katından bakan için birinci kat üsttür. Oraya çıkınca, ikinci kata göre artık “alt”; üst kat olmuştur.

Mezhepler de bu sırdan doğmuştur. Yani, bir hükmün mezheplere göre farklılık arz etmesi; göreceli, izafi, nisbidir. Mezheplerin bulundukları mekân, imkân, şart ve duruşa göre bir hüküm farklı farklıdır. Aynı maslahat ve adalet ve aynı hikmettir.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 447. 2- Bediüzzaman Said Nursî, Sünûhat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 19.

Okunma Sayısı: 1519
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı