"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İ’lây-ı Kelimetullah” ilim ile olur!

Ali FERŞADOĞLU
26 Ocak 2015, Pazartesi
Müslümanların dikkat etmesi gereken en önemli nokta, tarih boyunca İslâmiyet, “İ’lây-ı Kelimetullah” ile, yani, ilim ile, fikir ile yayıldı, bundan sonra da onunla, yani, “cihad-ı manevî” ile yayılacaktır.

Geçmiş devirlerde, “İ’lây-ı Kelimetullah”ın “cihad-ı maddî” boyutu vardı; artık tamamen “cihad-ı manevî” boyutu gündemdedir.

İslâmiyet, “İ’lây-ı Kelimetullah”, yâni, Allah’ın dinini, adâleti ve doğruluğu yaymanın (nefs ile mücâdele edip, akıllı, bilgili, eğitimli, hülâsa kâmil insan olmanın vasıtası olan) “cihad”la gerçekleşen fetih1 ve insanların akın akın İslâm’ın adâlet ve şefkat sînesine koşmalarıyla birlikte geniş bir coğrafyaya yayılır. Müslümanlar, farklı ve çok çeşitli din, kültür ve felsefi düşüncelerle karşılaştı. O inanç ve kültürlere mensup âlimlerin de yanlış bilgileri, kitlelerin hurafe ve bid’aları da onlarla birlikte Müslüman oldu. Bu arada, rehavete kapılıp “okumayı ve yenilenme”yi terk etmeleri, değişim ve gelişime sırt çevirmeleriyle onların etkisinde kalarak çeşitli hurafe ve bidalar istilâsına uğradılar.2

Meselâ, Yunan felsefesi, çok yoğun bir şekilde, halife Me’mun devrinde Arapça’ya tercüme edilmişti. Bu Müslüman düşünürleri derinden etkilemiş; “tahkikten taklide” yol açmış; ilerlemeyi durdurmuştur. Dinamik bir İslâm anlayışını ifade eden içtihad donmuş; yerini taklide bırakan bir “fetva/taklid” dönemi almıştır.3

Bediüzzaman, İslâm tarihinin ilk üç yüz yıllık devresinin parlak (hicri 5. asra kadar) ‘beşinci asır ile on ikinci asrı” taklit, his, cehâlet, istibdat, kaba kuvvet, nefsânî arzular hâkim olduğu gerileme ve karanlık dönem olarak vasıflandırır.4

Tarihte büyük ölçekli ikinci İslâm medeniyeti Osmanlılar tarafından kurulmuş, ekonomide, güzel san’atlarda, askerî alanlarda yükselmiştir: Dünya çapında etkin, rasyonel, bilimsel, akılcı, sosyal, siyasî, ekonomik, malî, askerî müesseseler kurabildi, bunları asırlarca yozlaşmadan ayakta tutabildi.5

Ekonomi ve siyaset meselelerinde de usta bir çizgi takip ederek çok ilginç nitelikte, bir sürekli siyasal müzakere yöntemi uygulayarak bütün toplum kesimlerini kontrol etmeyi başaran bir sisteme sahipti. Osmanlı sisteminin kapalı yapısı yoktu, değişimlere uyum sağlamada çok başarılıydı. Ekonomisinde de bir muğlaklık, yâni hem kontrol, hem serbesti vardı. Bugünkü Amerika gibi dinamik, açık bir toplumdu. Fatih, devrin en ileri topunu döken Urban’a döktüğü güçlü toplardan dolayı bir konak hediye etti. Bugün bunu Amerika yapıyor, nerede başarılı bir çalışma görse, kabiliyetli bir insan görse hemen alıyor, yatırım yapıyor. Türk devleti, Batı’da söylenenlerin aksine, gelişmelere daima açık olmuştur.6

Dipnotlar:

1- İzzetî, 1984, s. 197.
2- Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, İçe Kritik Bakış/Din-Felsefe-Laiklik, 
3- Ahmet Nazlı, Yeni Asya/28 Ekim 2000.
4- Muhakemât, s. 30-31.
5- Prof. Dr. Bünyamin Duran, Osmanlı Akılcılığı, Nesil, İst., 1999, s. 11-12.
6- Prof. Dr. Halil İnalcık, Zamansız Sözler (Eyüp Can) Timaş, İs., 2000, s. 99-100.

Okunma Sayısı: 1920
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı