Çocuklar da Allah’ın emanetidir.
Emanete, Emanet Sahibinin istediği şekilde sahip çıkmak lâzım değil mi?
Her şeyimizle olduğu gibi, çocuklarla da imtihan ediliyoruz. Allah, çocuk vermez imtihan eder, çocuk verir imtihan eder, verdiği çocuğu alır imtihan eder. “Nasıl bir çocuk olacağız, nasıl çocuk yetiştireceğiz?” meselesiyle de imtihan ettiğine dair iki âyet-i kerime meali:
“Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.”1
“Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer imtihandır.”2
İslâmiyette; anne-babanın çocuklarına karşı temel vazifeleri şöyle sıralanıyor:
Çocuğuna güzel bir isim koymak,
İslâm ahlâkıyla eğitip terbiye etmek.
Hayatını kazanacak bir meslek öğretmek.
Ve zamanı gelince evlendirmek.
Eğitim sistemi, eyyamcı, gününü gün eden, menfaatperest, egoist, helâl-haram bilmeyen, hak ve hürriyetlere saygısız, müstebit kişilikler yetiştiriyor. Eğitimimizin bu hal-i pürmelâli bize, “Nasıl bir eğitim?” meselesini gündeme getiriyor. Bir mesele tartışıldığında, hemen herkesin tekrarladığı cümle, “Eğitim, çok önemli, başka çaremiz yok” tarzındadır. Bu temennî doğrudur. Fakat, sadece “eğitim, eğitim” sözünü tekrarlamak kâfi mi? Aynı zamanda hem çocuklara, hem ilim ehline, kısaca yediden-yetmişe herkese hitap eden Bediüzzaman; “Küçük Sözler” isimli eserinde çocukların da hayal âlemini ve iç dünyasını aydınlatıp ferahlatan kısa, özlü hikâyeler, ilmi nüktelere yer vererek eğitim metodu da verir.
Çağın insanı, hislerin, nefsin ve enaniyetin galebesiyle başka dünyalarda. Öyle ise, onu intibaha getirecek metod, zevk aldığını zannettiği şeyin, zevk olmadığını, bilâkis, mânevî bir Cehennem olduğunu anlatmak ve vicdanlardaki Cehennemin yakıcı olduğunu hatırlatmak gerekir: “Risâle-i Nur’da pek çok ölçülerle sefâhet ehli ve dalâletin, dünyâda dahi bir mânevî Cehennem içinde azap çektiklerini; ve îmân ve namaz ehlinin, dünyâda dahi bir mânevî Cennet içinde İslâmiyet ve insâniyet mîdesiyle ve îmânın tecelliyâtiyle ve cilveleriyle mânevî Cennet lezzetleri tadabilirler, belki imânlarının derecelerine göre istifâde edebilirler.”3
TAZİYE: Aziz kardeşim Erdal Karsan’ın ablası Aysen Hanımefendi kanser perdesiyle inşallah hükmen şehid-i manevî olarak Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, akraba ve dostlarına sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimi sunarım.
Dipnot: 1- Teğâbun Sûresi, 64/15. 2- Enfal Sûresi, 8/28. 3- Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şâmiye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 22.