Günümüz dindarları, rahat ve kolaycılığa kaçtığından; sabırsız olup hedefe kestirme varmak istediğinden, “maddî ve siyasî” cihadı esas alıyor!
Evet, cihad etmeliyiz… Ama, önce manevî cihad.
Yani; iman esasları benimsenmeden, özümsenmeden,
İbadet, İslâm şartlarını yerine getirmeden,
Ahlâk (nefis terbiyesi, duygu eğitimi) tamamlanmadan,
Tefekkür ve ilimde (manevî, sosyal ve fen ilimleri) altyapı oluşturmadan cihad-ı manevî yapılmadan “cihad-ı maddî/ silâhla savaş” bir anlam ifade eder mi?
İktidara geçmek bir anlam ifade eder mi; siyasî boğuşmalara katılmak nasıl bir sonuç verir?
Şöyle soralım: Niçin maddî cihad yapıyoruz, niçin dindarlar iktidar olmaya çalışıyor?
İmana, İslâma hizmet, insanları Kur’ân yoluna yönlendirmek ve İslâma göre yönetmek için değil mi?
İman esaslarını özümsemeyen, benimsemeyen, her gün namazda kırk defa tekrarladığımız Fatiha’daki, “Ehamdülillahi Rabbilalemiiinnn”deki Rab Esma-i Hüsnasının anlamını bilmeyen, nefsini ve neslini terbiye edemeyen toplumu mu siyasetle yönetecek, terbiye edecek?
Kur’ân’da Allah lâfzından sonra en çok kullanılan (970 defa) Rab ismi, “kâinatta herşeyi yaratan, besleyen, terbiye, idare ve sevk eden” diye tanımlanabilir kısaca.
Rububiyet hakikati, Cenâb-ı Hakk’ın Rab isminin cilvesinden kaynaklanır. (Sözler, s. 63.)
Öğretmen, doktor, mühendis ve diğer meslek erbabı; uzun zaman talim ve terbiye, yani öğrenme ve eğitim sürecinden geçmesi gerekir değil mi?
Bilgisayar, buzdolabı servisi açmak, hatta pazarcılık yapabilmek için bu mesleklerin inceliklerini uygulamalı olarak öğrenmek gerekmez mi?
Trafik kaidelerini (kurallarını) öğrenmeden, otomobil, kaptanlık eğitimi almadan uçak ve gemi kullanılabilir mi?
Kulaktan dolma veya gazetelerdeki bilgilerle öğretmenlik, mühendislik veya herhangi bir meslek yapılabilir mi?