Meal ve tercüme, Kur’ân’ın derin mânâlarını kısırlaştırır; tek kelimeye hapseder.
Ayrıca, meal, kimi zaman kelimenin aslıyla ilgisi olmayan anlamları nazara verebilir.
Şöyle ki: “Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, ‘körükleyin!’ dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, ‘Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım’ dedi. 1
Diyanet meali: Kur’ân’da “zübera’l-hadîd” şeklinde geçen ibare “demir parçaları, demir kütleleri” diye çevirilmiş ise de biz “demir madeni” diye çevirmeyi tercih ettik. (Diyanet meali)
Kur’ân’da, “Andolsun, biz elçilerimizi açık mu’cizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri de indirdik.”2 deniliyor.
“Kitap ve mizan” için “Enzelna / indirdik” ifadesi kullanıldığı gibi “demir” için de “Enzelna / indirdik” tabiri kullanılıyor.
Diyanetin meali: Andolsun, biz elçilerimizi açık mu’cizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar).
Halbuki, “enzalna / Biz indirdik!” diyor. “Halaknal hadide” veya “Fatarnal hadide” demiyor.
O halde, bu kelimede demirle ilgili birçok mu’cizeler vardır. (Bediüzzaman “demiri indirdik” kelimesinin fenni, sosyal yönlerini Lâtif Nükteler’de izah ediyor) Onlar da “meal ve tercüme” ile ortaya çıkarılamaz. Bilâkis, meal ve tercüme, bunları saklar, göstermez.
“Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık / direk yapmadık mı?”3
“Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!” 4
“Kazık / direk” kelimesinin fen bilimlerine göre izahının yapılması lâzımdır. Meselâ, Everest Dağı sekiz bin (8000) küsur metredir. Yer altındaki uzunluğu ise, yüz yirmi beş bin (125.000) metredir. Dağlar gemilerdeki direkler gibi dünyayı dengede tutuyor. İçleri, su ve çeşitli madenlerle doludur. Meselenin bu boyutunun nazara verilmesi gerekir.
“Ve ilel arzı keyfe sutıhat / Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!”5
Bu âyetin meali, yeryüzü “yayılmış / düz” olarak verilmiş.
Halbuki, Bediüzzaman, İmam-ı Şafii aynı saatte, her yerde kılınan 5 vakit namaz sistemiyle, İmam-ı Gazali, Hüseyin-i Cisrî (ra), İbrahim Hakkı gibi âlimlerin dünyanın yuvarlaklığını ispat ettiklerine dikkat çeker.6
Yani, yuvarlaklığı içinde “düz / yayılmış” ifadesi, mu’cizedir.
Dipnotlar:
1- Kehf Sûresi, 96. 2- Hadid Sûresi 25. 3- Nebe Sûresi, 6, 7. 4- Gaşiye Sûresi, 19. 5- Gaşiye Sûresi, 20. 6- Bediüzzaman, Muhakemat, s. 84.