"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mezhep nedir, İslâm’daki yeri nedir?

Ali FERŞADOĞLU
02 Mayıs 2016, Pazartesi
“Mezhep nedir; İslâm’daki yeri nedir? Hak birdir, neden farklı mezhepler, yollar vardır? Neden Asr-ı Saadet’te mezhep yoktur ve niçin mezhepler sonradan ortaya çıkmışlardır?” suallerinin cevaplarını bulmaya çalışalım.

Mezhep, Kur’ân dili Arapça’da Z-H-B kökünden türetilmiş; “gidilen yol” anlamında bir mefhumdur. İslâmiyeti, yani, Kur’ân ve Sünnet-i Seniye’yi, “mekân, imkân ve şartlara” göre yaşamaktır. Bu ne demektir?

Mezhepler, müçtehid imamların kendi kafalarına göre düzenledikleri bir yol değildir. “Ahkâm-ı İlâhiye, mezheblere, hikmet-i İlâhiyenin sevkiyle ittibâ edenlere göre değişir; hem, hak olarak değişir ve her birisi de hak olur, maslahat olur.”1

Meselâ, Kur’ân’da mealen, “O’na varmaya gücü yetenlerin Kâbe’yi tavaf etmesi, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Her kim bu hakkı tanımaz ve haccı inkâr ederse, doğrusu Allah bütün âlemlerden müstağnidir, kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur.”2 buyurulur.

Acaba, Hacca kimler, hangi zaman periyotlarında gidecek? Herkes mi; her sene mi, ömürde bir defa mı? “Kara yoluyla mı, deniz yoluyla mı, hava yoluyla mı?” gitmek gerekir?    

Hastayı tedavi etme yetkisi doktorun, evin planını çizme yetkisi mimarın, inşaat mühendisinindir. Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’yi yorumlama yetkisi müçtehid ve müceddidlerindir. 

Bununla ilgili âyetlerden bazısının meali şöyledir: “Onun te’vilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar ise biz buna inandık, hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir.”3 o gizli hakikatleri te’vil ile izhâr eder, açıklar.

“Bilenlerle bilmeyenler bir değildir.”4

İşte, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye uzman olarak müçtehidler, Kur’ân ve Sünnete dayanarak, yani, aşağıda meallerini vereceğimiz âyetleri de nazara alarak; durum tesbiti yapmışlar; “mekân, imkân ve şartlara” göre farklı hükümler çıkarmışlardır: “Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez”5

“Onun için gücünüz yettiğince Allah’a karşı gelmekten sakının”6

Bunları dikkate alan mezhep imamlarına göre; fakir değil; zengin olan zekât verecek, hacca gidecektir. Her sene meselesine, Hanefi, Şafii, Maliki “Ömürde bir defa”, Hanbeli’ye göre, Harem-i Şerif sınırları içinde oturanlar “Her sene!” hükmünü çıkarmıştır. Zira, Haremi Şerif sınırlarında oturmak bir nimettir ve bu nimetin şükrü her sene ziyaret edilerek eda edilecektir. Ve onlar için de bir zorluk yoktur.

İşte bunun gibi, ahkâm-ı İlâhiye, mezheblere, hikmet-i İlâhiyenin sevkiyle ittibâ edenlere göre değişir; hem, hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur.” 7

Dipnotlar: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul,1999, s. 443. 2- Âl-i İmran Sûresi, 97. buyurulur. 3- Al-i İmrân Sûresi, 7. o gizli hakikatleri te’vil ile izhâr eder, açıklarlar. 4- Zümer Sûresi, 9. 5- Bakara Sûresi, 2/286. 6- Tegabun Sûresi, 64/16. 7- Bediüzzaman, Sözler, s. 447.

Okunma Sayısı: 14457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı