Hakperest, ehl-i insaf dürüst ilim ehlinin alternatif ve farklı fikirleri de nazara alıp; en isabetlisine sahip çıkması gerekmez mi?

Bugün içinde bocaladığımız meselelere çıkış yolları gösteren Risale-i Nur eserlerinden birkaç esere göz atalım:

Münâzarât: Siyaset tabiblerinin reçetesidir. Özelde Doğu ve Güneydoğu, genelde Türkiye, İslâm âleminde uygulanması gereken siyasetin Kur’ânî ve  Nebevî prensiplerini ihtiva eder. PKK belâsı ve her türlü terörün panzehiridir. Doğu ve Güneydoğu’da hâkim olan “feodaliteyi, sahte şeyhliği, müteşşeyhliği” kökünden kazıyacak formülleri taşır.

-Meşrûtiyet, hürriyet/demokrasinin dini boyutlarının izah edip nasıl ihya edileceğinin muhteşem bir dersidir.

-Bölgenin feodal yapısından beslenen sahte şeyhlere karşı müthiş bir direnç kazandırır.

Sual: Bir büyük adama ve bir veliye ve bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız? Onlar meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz.    

Cevap: Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün gereği tevazu ve mahviyettir; tekebbür ve tahakküm değildir. Demek, tekebbür eden sabiyy-i müteşeyyihtir. Siz de büyük tanımayınız. (Bediüzzaman, Münâzarât, s. 59-60.)

-Müslümanların zindan-ı atalete (tembellik, uyuşukluk zindanına) düşmesinin psiko-sosyal sebeplerini tahlil ediyor ve kurtuluş çarelerini gösteriyor.

Hutbe-i Şamiye: İslâm âleminin psiko-sosyal hastalıklarının teşhis ve tedavisi, problemlerinin tesbit ve çözümlerini ihtiva eder.

İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri: Kaçınmamız gerektiğini söylediğiniz mezhep/tarikat, cemaat çatışmalarının yollarını gösterir. Kurmamız gerektiğini söylediğiniz kardeşliği, sevgiyi, kaynaşmayı temin eder.  

Anne-babanın çocuklarıyla, kardeşlerin, akrabaların, komşuların biribirleriyle kavga ettiği, birlik olamadığı, bir araya gelemediği bir zeminde, İttihad-ı İslâm nasıl gerçekleşecektir? “İttihad lâzım, birlik lâzım, beraberlik lâzım!” demek yetmez. İttihad-ı İslâm’ın da özünü veren Kur’ân’ın, “Müslümanlar ancak kardeştir.” (Hucurât Sûresi, 10.) hükmüyle gerçekleşeceğinin izahlarını yapar. Uhuvvet binasının plan ve projesi, esasları, malzemeleri İhlâs ve Uhuvvet Risalelerinde teferruatıyla ortaya konmuştur. 

Hucumat-ı Sitte ve 26. Mektup: Ehl-i Dünyanın, küresel ajanların ve propagandacıların Müslümanlara kurdukları ve her zaman geçerliliğini koruyan 6 tuzağı, (desise-i şeytaniyeleri) deşifre eder ve o tuzaklara düşmemenin yollarını gösterir. PKK ve terörü (etnik milliyetçilikten de besleniyor), sair etnik çatışmalar, başka milletleri tahrik eden milliyetçi söylemlerin son bulup Türk, Kürt, Arap ve sair unsurlar biribirine diş bilemeden kardeşçe yaşamasının sırları akıl, kalp ve vicdanları tatmin edecek nefasette anlatılıyor.

O halde, öncelikle İhlâs ve Uhuvvet Risalelerini, 26. Mektubu özellikle kalbi “ittihad-ı İslâm” için çarpanlar okumalı, anlamalı, özümsemeli, benimsemeli, yaşamalı ve anlatmalı değil mi?

Dindar siyasetçileri göklere çıkarıp “siyasî mehdi” ilân edip, sonra, “tüh, bizi yıllarca oyaladı, doğru dürüst politikalar uygulamadı, bizi krizin eşiğine getirdi!” deyip iktidarsız “dindarlar iktidarına” ölümüne destek verenler, sonradan pişman olacağını muhahakkak ve “tüh bu da olmadı” diyeceğiniz işlere girişmeyin.

Mazideki hatalardan ders çıkarmayacak mıyız?