"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanların geri kalması ve sosyal medya

Ali FERŞADOĞLU
06 Kasım 2019, Çarşamba
Aramızda bedenen yeni, fikren eski zamanın insanları da yaşıyor! (Buna yaşamak denirse!...) Artık, “Eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...” 1

Evet, eski hal imkânsız, ya yeni hale, zamanın şartlarına (tabi ki müsbet şartlara) ayak uydurulacak veya izmihlâl/çökme, yıkılma, yok oluş!

Maziden kopmadan, yeni hale, yeni gelişmelere, zamanın şartlarına uygun elemanlar olmalıyız. Sosyal Medya grupları hava atma yeri veya şikâyet etme makamı değildir. Telgraf, telefon gibi yeni keşif ve icatlar ortaya çıktığında birçok İslâm âlimi ve Müslüman onlara karşı gelmiş, itiraz etmiş, boykot etmiş, hatta “gâvur icadı” diyerek savaş açmıştır.

Müslümanların fen bilimleri, dolayısıyla teknik ve teknolojide geri kalmasının sebeplerinden birisi de icat ve keşiflere karşı gelmeleridir. Osmanlı Devleti’nin de yıkılmasının temel sebeplerinden birisi de budur. 1683-1700 yıllarından sonra kendisini yenileyememiş, dünyaya ayak uyduramamış…

Teknoloji, sinema, radyo, tv, telefon, internet ve sosyal medya birer nimet-i İlâhidir. Ancak, doğru ve hak yolda kullanılmaları, programlarının düzgün, iman ve Kur’ân hakikatleriyle çelişmemeleri kaydıyla.

Elektronik ve elektrikli ev aletlerinin yaydığı radyasyonlar bile bize zarar veriyor. Kimi zaman da kontak yapar, yakar-yıkar, kimi zaman çarpar ve ölümlere sebep olur...

Bundan dolayı elektriği yasaklamayı düşünmeyiz. Ancak, tedbir almayı, meşrû dairede kullanmayı teşvik etmeliyiz.

Meyve ağaçlarını taşlıyorlar diye, meyve dikmekten vazgeçemeyiz.

Evet, son yıllarda kullanımı yaygın hale gelen internet, bilgi akışını hızlandırdı ve küreselleşme sürecine de ivme kazandırdı. Artık herkes gerçek anlamda “dünyalı” oluyor ve dünyada bir ülkeden olmak, bir ülkede belli bir şehirden olmaktan çok fazla bir şey ifade etmiyor. Kişilerin değeri milliyetleri ile değil, bilgi ve becerileri ile ölçülüyor.

Bediüzzaman Said Nursî, bu süreci ve dünyanın bir köy gibi olmasını şöyle ifade eder:

“Zaman-ı saadetten evvel insan âleminin ihtiva ettiği ümmetler, milletler arasında maddeten ve manen, istidâden ve terbiyeten pek muhtelif ve geniş mesafeler vardı. Bunun içindir ki, terbiye-i vâhide ve dâvet-i münferide kâfi gelmiyordu. Vakta ki, âlem-i insaniyet zaman-ı saadetin şems-i saadetiyle uyandı ve müdavele-i efkâr ile, an’anelerinin terkiyle, tebdiliyle ve kavimlerin birbirine ihtilâtlarıyla ittihada meyil gösterdi ve aralarında münakale ve muhabere başladı.”  2

İnternetin sağladığı teknolojiyle teşekkül eden sosyal medya ve Watsap, vs. gibi gruplarına, onun bunun düşüncesiyle, saldırısıyla değil, Risale-i Nur’un ölçü ve prensipleriyle yaklaşmalıyız...

Herkesin bir görüşü vardır. İman ile Kur’ân hakikatlerine ters düşmedikçe saygıya değerdir.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 52. 

2-İşaratü’l Î’caz, s. 52.

 

Okunma Sayısı: 1583
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı