Okuduklarının yüzde 10’unu;
İşittiklerinin yüzde 26’sını;
Gördüklerinin yüzde 30’unu;
Görüp işittiklerinin yüzde 50’sini;
Söylediklerinin yüzde 70’ini;
Yaptıkları şey konusunda söylediklerinin yüzde 90’ını akıllarında tutuyor.
Bu tesbitlerin bir anlamı, kendimizi bir mevzuya ne kadar samimî ve ihlâsla verirsek, o nisbette öğrenir, aklımızda tutar ve kendimize mal ederiz.
İhlâsı kısaca tarif edersek:
• Halis/samimî/içten/riyasız/karşılıksız davranmak, sevgi beslemek, bağlanarak ve gönülden yapılan harekettir.
• İhlâsla düşünce, davranış, hal, hareket, faaliyet ve ibadetlerde iç bütünlüğü yakalayıp kendini o işe vermek, onda fâni olmak, duygusal veya inanç gücünü pozitif kullanmaktır.
• İhlâs, hal, davranış biçimleri, iş, hizmet, çalışma ve ibadetlerde şahsî, nefsî çıkarları amaç edinmeksizin başkalarının faydasını ve yalnız Allah memnuniyetini gözet- mektir. Bir anlamda, aleyhinde gibi gözükse de gerçekler nasıl gerektiriyorsa o davranışı sergileyebilme gücüdür. Yani bir işi, bir fiili, bir hareketi maddî bir çıkar, karşılık beklemeksizin, fazilet ve sırf Yaradan’ın rızasını gözeterek yapmaktır.
• İhlâs, riya karışmamış samimî ibadettir.
Soylu bir davranış biçimi olan ihlâs, hayatımızın her safhasında hâkim olması gereken en yüce bir özellik, bir haslettir.
Bu tanımların ışığında bakıldığında, olumlu bütün davranış, söz ve hareketlerin ruhu ihlâs olduğu gibi, ibadetlerin de ruhu ihlâstır.1 Bu ne demektir?
Bir canlının ruhunun bedeninden çıktığını farz ediniz. Ceset, çuval gibi yere yığılır. İhlâssız dav- ranışlar ve ibadetler de cesetlerden farksızdır. İhlâs, makinenin, motorun, cihazın elektriğidir veya yakıtıdır. Elektrik ve yakıt olmaksızın sonuç alamadığımız gi- bi, söz, fiil ve ibadetlerimizden de ihlâs olmaksızın verim almamız imkânsızdır.
Dipnot:
1- Bediüzzaman, İşârâtü’l-İ’câz, s. 142.