Siyasetçiler, “menfaat üzerine dönen canavar siyaseti, yalancı siyaseti” uyguladığı halde, bazı dinde hassas olanlar, onlara nasıl inandı?
Bu vahim bir psikolojik hastalıktır. Onun teşhisini de Bediüzzaman koydu, şöyle ki:
Kitleler aldandı. Risale-i Nur’dan beslenenler nasıl aldandı; bunun psikolojik sebepleri nelerdir?
“Risale-i Nur şakirtlerinin kalbi, aklı, ruhu böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez. Fakat herkeste nefs-i emmâre bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir, bir derece hükmünü kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder. Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı itham etmem. Risale-i Nur’un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat nefis ve hevâ ve his ve vehim bazen aldatıyorlar. Onun için bazen şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefis ve hevâ ve his ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız.”1
Bu arada, Hücumat-ı Sitte’de, insi şeytanların, cinnî şeytanlardan aldığı ders ile kurdukları tuzakları da unutmamak gerekir. Ahirzamanın bu dehşetli zamanında her tarafta, herkese bu tuzaklar kurulmuştur.
Hubb-u cah: Şan, şöhret, makam, mevki tuzağı.
Havf damarı tuzağı: Herşeyle korkutur, bilhassa ulemayı ve halkı. Elindeki makamları almak, çoluk-çocuğuna zarar vermek, irtica, komünistler, aklınıza ne gelirse, onunla korkutur ve bilhassa ilim adamlarını gemlendirir, kullanır.
Tamâ yüzünden çoklarını avlar. Aç gözlülere maaş, mal, para verdirerek aldatırlar.
Enaniyet: Meselâ, gider, Ağabeylere derler ki, “Siz Üstad’ın talebelerisiniz, bunlar çoluk, çocuktur. Söz sizindir. Risale-i Nur’u basma yetkisini de size vereceğiz…”
Milliyetçilik: İşte, namazında, niyazında olan milliyetçi insanları, bu damardan yakalayıp (devletçi milliyetçi, PKK’lı vs.) onları kendi görüşleri istikametinde kullanır.
Ve “dünyanın câzibedar şeyleriyle aldatır.”
Dipnot: 1. Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, yeni tanzim, s. 401.