"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur farklı bir üslûpla yazılmıştır

Ali FERŞADOĞLU
25 Haziran 2016, Cumartesi 09:00

ABD Hartfrod Üniversitesinden rahmetli Prof. Dr. İbrahim Abu Rabi, “Risale-i Nurların sadece akılcı bir tarz ile yazılmadığını, eserlerde İlâhî bir ilhâmın kokusu da alındığını; Risalelerin bu tarz yazılış biçimi, özelliği sâdece Bediüzzaman’da görüldüğünü; Bediüzzaman sadece aklını ve zekâsını kullanarak hikmet açısından da meseleye yaklaşmış olduğuna işaret eder:

“Akademisyenler kitap yazacağı zaman ya kütüphanelere kapanır, ya bilgisayarın başına uzun süre ayrılmamak üzere geçer, veya bazıları gibi ilhâm bekler. Halbuki, Risale-i Nur farklı bir üslûpla yazılmıştır. Bediüzzaman büyük fedakârlıklar göstererek, hapiste, sürgünde ve cephede savaşarak bu eserleri te’lif etmiştir.”1

Bu ve benzeri tesbitler, Bediüzzaman’ın; zamanımızın ilimde “rasih”, yâni, “derinlik sahibi” Kur’ân ve hadis otoritesi büyük bir müfessir, bir İslâm mütefekkiri, bir müceddid olduğunun bâriz bir göstergesidir. İlâhiyatçılar dahil, fen ve sosyal ilimlerde de ihtisas sahibi pek çok ilim adamı tarafından da tasdik edilen bu gerçeğe; onun mücâdelelerle dolu çilekeş hayatının mahsûlü olan Risâle-i Nûr Külliyatı da delildir. Bu bize iki şey daha ispatlar:

1- Bediüzzaman fevkalâde bir zekâ ve hâfızaya sahiptir. Kendisini ruh, duygu ve hisleriyle çok iyi tanıyıp tekâmül ettirdi, olgunlaştırdı. Çevresindekileri çok iyi anladı. Nesne ve olayların künhüne/özüne vakıf oldu; derinine, içine nüfûz edebildi. Kendisini ve başkalarını çok iyi gözlemledi; izledi, tanıdı. Her şey arasında mükemmel bir ayırım gücü, yüksek bir ferâset gösterdi. Elde ettiği bilgileri düşünce ve davranışlarına olağanüstü yansıtıp kullanabilme becerisini gösterdi. Başarı veya başarısızlığa giden yolları tahlil/analizle çözmeye yarayan tekniği kullandı. Aşk ve şevkle ilme motive oldu. Hârika bir düşünce, zihin, ruh/duygu, inananç/imân gücünü kazanma ve yönlendirme melekesi kazandı. Kısaca, “düşünen, akılcı, zihnî zekâsını (IQ), duygusal zekâsını (EQ) ve bütün duyguların birlikte harmanlamasından hâsıl olan “rûhî zekâsını (SQ)” çok iyi geliştirip kullandı.

2- İlim, kesbî (gayret ve çalışmayla) ve vehbî (Allah’ın hibe ettiği, ledün ilmi) olmak üzere iki kısımdır. Bediüzzaman’ın kisbinin yüksek olduğu tarihçe-i hayatı şahittir. Ancak, vehbî ilminin de ondan çok daha ileri seviyelerde olduğuna da Risâle-i Nur’lar şahittir.

Okunma Sayısı: 2481
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı