Hepimiz, başımızı ellerimiz arasına alıp, kalbi ve vicdani bir muhasebeye girmeli değil miyiz?
Önce fert olarak,
Aileler olarak,
Cemaatler olarak, (Ve cemaatlerin sivil örgütleri, gönüllü kültür teşekkülleri olarak,
İlim adamları (psiko-sosyalciler, eğitimciler, İlahiyatçılar vs..)
Dindarlar olarak, Müslümanlar olarak,
Ve özellikle siyasetçiler, yöneticiler olarak, zararlı ve tehlikeli cereyanlara karşı bir taktik hatası mı yapıyoruz? Mücadelimizi, enerjimizi, imkânlarımızı içe yönelik olarak mı seferber ediyoruz?
Fertten aile, cemiyet, memleket ve insanlık için en büyük tehlike nedir ve bunu hangi kesimler organize ediyor?
Asırları psiko-sosyal sosyal karihasıyla tarayan çağın tabibi Bediüzzaman, teşhisi şöyle koymuştur:
“Komünistlik,
“Masonluk,
“Zındıklık,
“Dinsizlik, doğrudan doğruya anarşistliği intaç ediyor.”1
Yarın: Anarşistlik hiç bir otorite ve düzeni kabul etmez