Sual: Bir büyük adama ve bir veliye ve bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız? Onlar meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz.
Cevap: Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün gereği tevazu ve mahviyettir; tekebbür ve tahakküm değildir. Demek, tekebbür eden sabiyy-i müteşeyyihtir. Siz de büyük tanımayınız.”1-Bediüzzaman, Münâzârât, s. 59-60.
Yeni Asya, ekmeği (menfaatini) değil, “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” prensibini esas alır.
Yeni Asya, hubb-u caha dayanmaz, haf damarı ve tamâ yüzünden avlanmaz.
Yeni Asya hürriyetçi, demokrat ve şeffaftır. Kapalı kapılar arkasında işler çevirmez. Gizli ajandaları yoktur.
Yeni Asya başkalarına değil, Risale-i Nur’a tabidir. Yani tâbi değil, metbû makamındadır.
Yeni Asya darbecilere, küresel cambazlara prim vermez, onlarla uzlaşmaz.
Yeni Asya herkesi mihenge vurur, her söylenen sözün kalbe girmesine izin vermez.
Yeni Asya, “Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz fakat, kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.”2-Bediüzzaman, Lem’alar, s. 107. hususlarına dikkat eder.
Yeni Asya “Biz müteharrik-i bizzat değil, bilvasıta müteharrikiz. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz. O tenvim (uyutma) ile telkin eder, biz kendimizden hayal edip, asammane (sağırcasına) tahribimizde telkinlerini icra ederiz.”3 teşhisine göre hareket eder.
Yeni Asya “Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler âsâyişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.”4
Yeni Asya, sonuca değil, hizmete odaklanır. “Vazifemiz imân olduğundan, siyasete merakla bakmazlar, Nur talebelerinin vazifesi siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır.”
“Bizim vazifemiz hizmettir; netice Cenâb-ı Hakk’a âittir. Biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefiz.”5
Dipnotlar:
1-Bediüzzaman, Münâzârât, s. 59-60.
2-Bediüzzaman, Lem’alar, s. 107.
3-Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası, s. 386.
4-Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası, s. 870.
5-Bediüzzaman Said Nursi, Muhakemat, Yeni Asya Neşriyat, Temmuz 2006, s. 870.