"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Diplomaların dayanılmaz cehaleti - Ân diyarı (35)

Ali HAKKOYMAZ
27 Nisan 2024, Cumartesi
Bilgin Abi, Selim Ali ile zaman zaman kelimelerin gittiği yere kadar yolculuğa çıkıyordu. Onun kelime oyunlarına olan hayranlığını deşmek istiyordu.

Mısraların ve cümlelerin bir ya da birkaç kelimeye sığdırılması oyunu denebilirdi buna.

Aslında bu okullara ve hatta camilere de taşınmalıydı. Kelimesizdik. Dilsizdik. Okumuyor yazmıyorduk. Günlerce, aylarca eline kalem almayanların çokluğu korkutucuydu.

Mevlana, sormak için bilmek gerek, der. Çocuklarımıza imtihanlarda soru sormayı da beceremiyoruz; iyi mi! Sorular iptal ediliyor, cevap şıkları değişiyor, tonlarca paramız ziyan oluyor. Bırakın bu işi. Her okul kendisi halletsin alacağı vereceği talebeyi. Ve Türkçesi bozuk okullar ya kapatılsın ya da ne bileyim bir çaresi vardır. Sordunuz da söylemedik mi? Bu cehalet imalatı böyle sürgit gitmeez!

Dile kolay; yirmi yıla yakın okulculuk oynatılan ve ama kitaba uzaklığın zirvesinde bir ülkede ne cehalet biterdi ne fakirlik ne de gürültü…

Bunca şairi olan bu toprakların çocukları bedenini ve ruhunu doyuramıyordu.

Selim Ali istiyordu ki adım başı kütüphaneler olsun da nerde!

Okulların bile kitaba uzaklığının o da yıllar sonra farkında olacaktı.

İlkokul anlamadan bitti. Zaten fakirliğin kol gezdiği bir ailenin içindeymiş. Bunun böyle olduğunu anladığında vakit çok geç/mişti.

Hangi kitap hangi kültür? Aç yatıp güç kalkan bir toplum yaşadığının farkında olabilir miydi!

Sonra ortaokul… Öğrencilerin şapkalı olmasının mecburî olduğu yıllar… Tozlu Anadolu yolları… Sert bakışlı hocalar… Ellerinde cetvel… Geç mi kaldın; aç avcunu… Hattâ parmaklarını yan yana getirip uzat ve o yuvarlak sopa insin parmak uçlarına… Ufff!

Meğer bir taraftan darbeler oluyormuş. Halk mı seçmiş; indir aşağıya. Mehterler ve Hasan Mutlucan’ın ziyadesiyle kalın sesi: “Yine de şahlanıyor aman kolbaşının kır atı. Uy Hamaset, hamaset, hamaset… Ama bir türlü bitmeyen fakirlik… Dünya bir yerlere taşınırken yerinde hattâ geri sayan bir milletmişiz de haberimiz yokmuş.

Selim Ali hatırlıyor musun bir öğretmeninin kitap tavsiyesini? Günlük tutun… dediğini. Hattâ bir dolmakalemin olmazsa olmaz sözünü duydun mu?Hayalî şeyler değil mi?

Ve lise… Yıllarca aynı konular…

Çok merak ettiği üniversitede de büyük bir hayal kırıklığı…

Ve beş diploma… Ha olmuş ha olmamış; eşit mi Selim Ali?

Bilgin Abi, diplomalar daha ne zamana kadar insanı cahil, gururlu, tembel, müstebit yapmaya devam edecek?!

Okunma Sayısı: 641
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abidin

    27.4.2024 11:01:12

    Çoook gerçekçi bir mana ve her zamanki gibi güzel bir anlatım!!! Yüreğinize, emeğinize sağlık...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı