1969 yılında Millî Nizam’ın kurulmasıyla, o günlere kadar her konuda birlikte hareket eden Risale-i Nur cemaatinin olumsuz olarak etkileneceğini hisseden Zübeyir Gündüzalp Ağabey, Risale-i Nur Külliyatı’ndaki hizmete ve siyasete ait kısımları bir arada toplamak üzere Aydın’a gelir.
Siyaset yoluyla Nur Talebelerinin arasına girmesi muhtemel nifakı önlemek için HİZMET REHBERİ derlemesini yapmaya karar verir.
O günleri Zübeyir Abi ile birlikte geçiren Necati Can’dan dinleyelim: “Siyaset âleminin tozunun dumanının kalkmaya başladığı günlerde duyduk ki Zübeyir Abi Aydın’a gelecekmiş ve hemen ertesi gün çıkageldi. Kararlı bir duruşu, hizmetten ve Üstadından başka bir şey konuşmayan, dâvâya teslimiyeti her halinden belli olan tavrı ilk bakışta anlaşılıyordu. Çarşı içindeki bir dükkânın üst katındaki küçük dershaneye yerleşti.
Memleketin siyasî ahvalinden bahsederek Risale-i Nur’dan ‘hizmet rehberi’ olarak isimlendirdiği bölümleri derhal tanzim etmeye başladı.
Tabiî bu arada akşam derslerimiz de devam ediyor. Yine böyle bir akşam derse gelen İmam-Hatip talebeleri kendisine Risale-i Nurlar’daki deccal ve süfyan meselelerinin nerede geçtiğini sorarlar. Zübeyir Abi onlara ‘Kardaşım bu zamandaki bütün soruların cevapları eserlerde var. Çok okuyun bütün sorularınıza cevap bulursunuz’ diye cevaplandırır.
Çok hasta olduğu için çok az yer, dışarıdan yemek istemez, genellikle pirinç lapasının üzerine koyduğu domatesle iktifa ederdi.
Ancak hakikatli olan her işte olduğu gibi burada da muzır mani çıktı; Zübeyir Abi’nin maksadını bildiği için mi nedir? Bir kardeşimiz kendisine ‘neden Arapça yazmıyorsun da Latin harfi kullanıyorsun’ diye sık sık rahatsız etmesi üzerine; ‘Kardeşim bu işi acele olarak yapmam lâzım, ben bu harfi daha çabuk yazıyorum’ diye cevap verir, ancak birkaç gün sonra Aydın’dan Nazilli’ye geçer.
Kendisine Nazilli’de de ziyaretlerim olmuştur. Her gittiğimde ders yapar, kendi eliyle çay ikram ederdi. Sonra ‘haydi kardaşım git artık’ der. Ben de hemen çıkar giderim. Ve her seferinde o günlerin araç kıtlığında yola çıkar çıkmaz bir dakika bile beklemeden araç gelir, Aydın’a dönerdim.
Bir gün derste bir hatırasını anlattı: “Üstad bize bir seferinde şöyle dedi: Kardaşlarım benim aklım karışsa, sizleri yanlış yola sevk etsem ne yaparsınız?” diye sordu. Ben de cevaben ‘Üstadım sana olan saygımız sonsuzdur, ancak böyle bir durumda senin elini öperiz, ancak biz Risale-i Nurlar’ın yolundan ayrılmayız’ diye cevap verdim. Bu cevaptan sonra Üstadımın memnun olduğu anlaşılıyordu.”
Eserlerden derlediği “Hizmet Rehber”ini çok kısa zamanda bitirmiş. Vedalaştık. Bir daha dünya gözüyle kendisini görmek nasip olmadı. Allah rahmet eylesin.”
Cenâb-ı Allah bizleri Risale-i Nur hizmetinden ayırmasın. Amin.