"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Irak’la krizin sebebi

Cevher İLHAN
19 Aralık 2015, Cumartesi
Suriye sınırında Rus uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye’nin eğitim vermek maksadıyla Musul yakınlarındaki Başika’ya 150 asker ve 18 tank göndermesiyle Irak’la kriz yeniden depreşti.

Esasen Türk askerî varlığı 1996’dan bu yana Irak’ın kuzeyinde varlığını sürdürüyor. TSK unsurlarının Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin kontrolündeki Erbil’e bağlı Soran ve Süleymaniye’nin Kaleçuvalan’da ve bir seneden beri Başika’da Peşmerge’ye askerî eğitim veriyor. Peki şimdiye kadar ses çıkarmayan Irak merkezi hükûmetinin, son ek asker gönderilmesine tepkisinin gerisinde ne var?

Gerçek şu ki, 2003 Nisanı’nda önemli bir kısmı çocuk, kadın, yaşlı iki milyon Iraklının katleden, milyonlarcasını yaralayıp sakat bırakan, nüfusun üçte birine varan on milyon sivilin evlerini terk edip göçe zorlayan Amerikan-İngiliz ve küresel ortaklarının hegemonya ve çıkarları hesâbına işgaliyle Irak ülkeyi topyekûn perişan edilerek çökertildi. Etnik ve mezhebî tefrika fitnesinin alevlendirilmesiyle, Müslüman komşunun yer altı - yerüstü kaynakları işgalcilerce sömürülmeye devam ediliyor.

İşgalin ardından Irak merkez bankası ve müzeleri yağmalanıp talân edildi; çoğu Yahudi sermayeli Amerikan ve İngiliz dev petrol şirketlerinin en az 30 yıllık ihâlelerle gasbedilip hortumlanıyor.

Tesbit şu ki, kriz, baştan beri işgal güçleriyle işbirliği içindeki Kuzey Irak yönetiminin, ecnebilerin tahrikiyle merkezî Irak hükûmetine kafa tutmasından kaynaklanıyor. Gerginlik, Erbil’in Bağdat’ı devre dışı bırakarak bölgedeki petrol ve enerji kaynakları üzerinde tek başıyla tasarrufundan türüyor.

TÜRKİYE İLE IRAK ARASINDAKİ KOPUŞ

Erbil, ülkedeki enerji kaynaklarının bütün halka ait olduğunu hükme bağlayan Irak anayasasının 140. maddesine aykırı olarak Bağdat’ın onayı olmadan bölgedeki petrolü ve enerji kaynaklarını ecnebi şirketlere peşkeş çekiyor. Bağdat’ın olurunu almadan petrol ihraç edip satıyor. Yine anayasa gereği ödemesi gereken petrol gelirlerinin yüzde 17’sini sürekli geciktiriyor, ödemiyor.

Bu arada Bağdat’ın ruhsat vermediği Amerikan, İngiliz ve çoğu Yahudi sermayeli petrol şirketleri bölgede petrol çıkarıyor. Bununla da yetinmeyen Kuzey Irak yönetimi, geniş petrol rezervlerine sahip ihtilâflı bölgelerin yanı sıra ülkenin kuzeyinde büyük petrol rezervleri bulunan ve Bağdat’ın kontrolündeki Musul ve Kerkük üzerinde de hak iddia ediyor.

İşte bu karmaşada, Türkiye’nin 2012’de Irak’ı by pass ederek Kuzey Irak petrolünün satışına aracılık etmesiyle “Ankara-Bağdat hattı” koptu; her bahaneyle gerginlik açığa çıkıp kriz nüksediyor.

Hatırlanacağı üzere, daha önce iki ülke arasında karşılıklı uçak seferlerinin yasaklanmasıyla kriz tırmanmıştı. En son Bağdat Şehir Meclisi Türkiye’den gelen malların şehre girişini ve satışını yasaklamış, buna mukabil Türkiye Irak’taki vatandaşlarının ülkeyi terk etmeye çağırmıştı.

Bu arada Bağdat, Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkilerine saygı göstererek Irak’tan derhal çekilmesini istedi. Türkiye’nin Irak’ın egemenliğini ciddî şekilde ihlâl ettiğini bildiren Irak Başbakanı Haydar Abadi, “Eğer Türkiye Kuzey Irak’a gönderdiği askerlerini 48 saat içinde geri çekmezse BM Güvenlik Konseyi’ne gitme dahil tüm seçenekleri kullanacağız” çıkışında bulundu. 6 Aralık’ta önce NATO’ya ardından BM Güvenlik Konseyi’ne başvuran Irak’ın Savunma Bakanı Halid el Ubeydi, Türk güçlerinin Irak hükümetinin bilgisi olmadan konuşlandığını ileri sürüp geri çekilmesini talep etti.

“ANKARA - BAĞDAT HATTI” ONARILMALI

Peşinden 9 Aralık’ta Cumhurbaşkanı’nın “Musul’da geri çekilme söz konusu değil” çıkışından üç gün sonra, Barzani’nin Ankara’yı ziyaretinin akabinde MİT Müsteşarı ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’nın Bağdat’taki temaslarının ardından Reuters’e dayandırılan ve devletin resmi ajansı AA’nın doğruladığı, Başbakanlık tarafından açıklanan “yeni düzenleme” göre, Başika bölgesindeki konuşlu Türk askeri unsurlarından bir kısmının geri çekileceği duyuruluyor. Bu durum, fevrî, hissî ve hamasî politikaların akıbetsizliğini açığa çıkaran bir ibret-i âlem oluyor.

Ve Irak işgalcisi Amerikan Başkan Yardımcısı Biden’in, “ABD, Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı duyuyor, Türkiye’den de aynısını bekliyoruz” diye konuşup, Bağdat’ın rızâsı alınmadan Musul - Başika’da bulunan Türk askerlerinin ‘bir an önce’ bölgeden çekilmesi gerektiği” söylemesi, Bediüzzaman’ın, “heder ettiği milyonlarla mâsumların kanıyla yoğrulmuş kuvvet” dediği gaddar zâlim “zındıka, nifak hâsiyetiyle her tarafa döner; senin dostunu kendine dost edip sana düşman eder” hakikatini bir defa daha teyid ediyor. (Kastamonu Lâhikası, 160-161)

Özetle, Ankara, Bağdat’ı devre dışı bıraktıran politikalardan vazgeçmeli; Irak’ın bütünlüğünü esas alan politikaları önceleyip, “Bağdat hattı”nı yeniden onarmalı, ilişkileri düzeltmeli.

Zira kriz, iki ülkeye zarar vermekle kalmıyor, topyekûn bölgede barış ve istikrarı tahriple etnik ve mezhebî kargaşa ve kaosu tetikliyor…

Okunma Sayısı: 1569
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı