Ankara’da kapalı kapılar arkasında “yeni anayasa” perdesinde sahnelenen siyasi satranç oyununun perde arkası bir yığın muamma ile muallel.
Hukuk ve adaletin ıskartaya çıkartıldığı vetirede temel hak ve hürriyetler bir defa daha siyasi pazarlıkta kullanılıyor. Ve bu durum, ortaya atılan “yeni anayasa”nın bir paravan olduğu, “iktidar cephesi”nin bu paravanın arkasında bir dizi siyasi senaryoyla katakulli kurguladığı tesbitlerini teyid ediyor.
“YENİ ANAYASA” YEMİ…
Belli ki iktidar partisinin 31 Mart travmasını atlatmak, partilileri konsolide etmek, Erdoğan’a dördüncü kez adaylığın önünü açmak hesâbıyla “yeni anayasa” yemi ortaya atılıyor.
AKP iktidarında, özellikle “tek kişilik yönetim”de ülkeyi sürükledikleri ekonomik gayya kuyusundan çıkarmak için ülke ülke gezen Hazine ve Maliye Bakanı para ararken, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmamasıyla bile bile Anayasa çiğnendiği halde, Batılı sermaye merkezlerini ikna etmek için dış dünyaya “demokratlaşıyoruz”, “hukuka dönüyoruz” deniliyor, ama bu sözlerin aslı yok.
Maksat, seçimle oluşan havayı silmek, en son iktidarın kaybettiği belediyelerde açığa çıkan israfın, şatafatın, vahim borç yükünün üstünü örtmek, ayyuka çıkan yolsuzlukları, hırsızlıkları, rüşveti, ihaleye fesat karıştırmayı, yandaşları kayırmayı nazarlardan kaçırmak. Bu arada muhalefeti bir defa daha birbirine düşürerek toptan devre dışı bıraktırmak…
Bu şaşırtmayla sanki siyasi rant uğruna ateşleyip alevlendirdikleri kamplaştırmayı ve kutuplaştırmayı kendileri yapmamış gibi “siyasette diyalog dönemi” havası pompalanıyor.
MUHALEFET, DİKKAT!
Ülkeyi sürüklediği felâketin faturasını muhalefete yükleme saptırmasıyla ekonomideki tahribatı başkalarına yükleyen “tek kişilik hükûmet” kıskacındaki siyasi iktidar “yeni anayasa” ile toplumda meşruiyet arayışında; bunun temrinleri yapılıyor.
“İktidara iliştirilmiş havuz medyası”nın, “gereğini yapmak’la görevli yandaş yorumcular”ın, maaşlı trollerin ve her türlü dezenformasyonu yapan Saray mahfillerinin propagandasıyla her türlü komplo ve kumpas deneniyor, bütün düğmelere birden basılıyor.
Hâsılı “iktidar cephesi”, Cumhurbaşkanı ile partisinin toplumda kaybettiği kabulü yeniden geri alarak “Saray yönetimi”ni idame telâşında. Daha baştan çürüyen ve ülkenin bütün kurumlarını çökerten “otoriter ucûbe rejim”i meşrulaştırmakla ikameye canhıraş didiniyor.
Demokratik muhalefet fevkalâde dikkatli olmalı; “konjonktürel yumuşama”ya kanmamalı.