"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kelepçe!”

Cevher İLHAN
14 Kasım 2015, Cumartesi
Seçim gecesi Başbakan’ın “balkon konuşması”nda herkesi kucaklanacağı ılımlı ve olumlu müsbet “Mevlâna mesajları”nın aksine hak ve hürriyetlere operasyonlar ne yazık ki yoğunlaştırıldı.

Esasen demokrasiye, hukuka, hak ve hürriyetlere kelepçe, 25 Ağustos 2004 tarihli 481 sayılı MGK’nın “Türkiye’deki Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen’e karşı yurtiçi ve yurt dışı eylem plânı hazırlanması” kararıyla devletin dinî cemaatleri tâkip ve fişlemeleriyle uygulamaya konuldu. 

Peşinden Başbakanlık Uygulamayı Tâkip ve Koordinasyon Kurulu’nun (BUTKK), bakanlıklara, MGK Genel Sekreterliği’nden MİT’e ve Emniyet’e, YÖK’ten Diyanet’te bütün devlet kurumlarına gönderdiği “irticaî faaliyetlere karşı yürütülecek ‘ek eylem plânı’ maddeleri” konulu “gizli” ve “kişiye özel” direktifleriyle dinî grupların izlenip fişlenmesi resmen tamim edildi.

Her ne kadar iktidar partisi temsilcileri “uygulanmadığını” söyleseler de, Cumhurbaşkanı Sezer’in yanısıra dönemin Başbakanı olarak Erdoğan’la birlikte sözkonusu “karar”ın altına imza koyan bakanlar, “Nurculuk faaliyetlerine karşı” mezubahis “MGK kararı”yla “eylem plânı”nı ikrar ettiler. 

Bu ikrar, Başbakan Yardımcıları Abdüllatif Şener’in “Baskı olmadan imzayı attık” ifâdesiyle, M. Ali Şahin’in, Meclis’e “Bakanlar Kurulu’nda ‘iç düşman’ kategorisiyle BUTKK her ay toplanıp irticaî unsurların tâkibat denetimlerini raporladı, kanunî ve idarî tedbirler alındı” yazılı cevabıyla teyid edildi.

“BAŞKA CEMAATLER OLABİLİR”

Ardından mevzubahis “MGK kararı” ve Başbakanlığın “eylem plânları”na dayanarak Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın, 9 Kasım 2009’da 81 valiliğe gönderdiği genelgede, bütün dinî akımların “millî güvenliği tehdit ettiği” kaydedilerek “yurtiçi-yurtdışı Nurculuk faaliyetleri”nin izlenip fişlenmesi” emredildi. “Cemaat mensuplarının malî yapıları ve faaliyetleriyle, devlet kurumlarındaki cemaat mensuplarının raporlanarak Genel Müdürlüğe Başbakanlığa bildirilmesi” istendi. 

Kısa zamanda bunun “geri bildirimleri”yle başta Nur cemaatlerine, tarikatlara ve dinî yapılara yönelik “izleme, fişleme, engelleme”yle tasfiye uygulamaları çalışmaları”nın cetveli çıkarıldı, istihbarat ve emniyet birimleriyle resmî yazışmaları yapıldı.

Ve 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının hemen akabinde MİT Müsteşarlığı’nca, 15 Ocak 2014’te bütün teşkilâta, “2014 yılı hedef öncelikleri ve plânlı istekleri”yle “paralel devlet yapılanmaları (PDY)” paravanında “yurtiçi ve yurt dışı kaynaklı bütün dinî fraksiyonların örgüt kapsamında terör örgütlerinden öncelikli ele alınması, dinî yapıların içinden eleman temini dahil her türlü teknik ve vb. çalışmaların ve tâkiplerin yürütülmesi” tâlimatı verildi. 

Bununla da kalınmadı; “TSK’nin Türk Millî Askerî Strateji Belgesi’ne temel oluşturan kodlamalarla “asker kontrolünde” hazırlanan ve kamuoyunda “kırmızı kitap” olarak bilinen devletin Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) “irtica” yerine “aşırı dinî örgütler” ibâresi ikâme edildi.  

Vakıa şu ki bütün bunlar, hükûmet eski sözcüsü Arınç’ın “Legal görünümlü illegal yapılanmalar sadece ‘paralel yapılanma’yla ilgili değil; şu anda mevcudiyeti düşünülebilecek veya gelecekte başka cemaatler olabilir” sözleriyle açığa çıkmıştı…

“AYIPTIR, GÜNÂHTIR…”

Ne var ki, MGK kararı gereğince operasyonlar devam ediyor. Şu hale bakın ki, beş şehid cenâzesinin geldiği, aranan canlı bombalarla bağlantılı onlarca IŞİD militanının serbest bırakıldığı, Silvan’da âdeta bir “şehir savaşı” kargaşasının hüküm sürdüğü günde, Manisa’da “paralel yapı operasyonları” kapsamında tek hâkimlik “proje mahkeme”yle, icâd edilen “mâkul şüphe” ile onlarca kişiyle beraber başörtülü kadınlar kelepçelenip gözaltına alınıyor! 

Daha evvel de yine Manisa’da derneklere baskını değerlendiren hükûmet sözcüsün bile, “Bunlar mâsum sivil toplum örgütleri. Bunların bir terör evi gibi basılıp deşifre edilmesi ayıptır, günâhtır” diye yakındığı baskı ve haksızlıklara yenileri ekleniyor.  

O denli ki, kimi “yandaşlar” bile “keyfi kelepçeleme”yi savunamaz durumda. Bundandır ki, kamuoyunun tepkisini dindirme hesâbına, Başbakan’ın tâlimatıyla fecaatin faturası, ilin Emniyet Müdürüne kesilip açığa alınıyor. 

Oysa asıl açığa alınması gereken, bu işleri yapan zihniyettir, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını berhava eden gaip dayatmalardır.

Kelepçelenmesi gereken, hak ve hürriyetleri, demokrasiyi kelepçeleten hukuk dışılıktır…

Okunma Sayısı: 2104
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kemal V.

    14.11.2015 08:22:11

    Sağlam,güzel ve İstifadeye medar bir nasihat,tebliğ,ihtar,iman hizmeti olmuş.Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı