"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Rakka operasyonu” oyunu

Cevher İLHAN
09 Haziran 2017, Cuma
Ankara’nın bütün itiraz ve katılma ısrarlara rağmen ABD öncülüğünde Rakka operasyonu Türkiye’siz başlarken, Trump’ın ziyareti sonrası Suudi Arabistan’la Katar arasında başlayan kriz ve ardından İran’daki terör saldırıları küresel güçlerce topyekun bölgede mezhebi ve etnik çatışma ve iç savaşın hedeflendiği tesbitlerini doğruluyor.

Vaziyet, en son 31 Mayıs’taki MGK bildirisinde, “Türkiye’nin beklentisi gözardı edilerek, ‘Suriye Demokratik Güçleri’ kisvesi altında faaliyet gösteren PKK/PYD-YPG terör örgütüne uygulanan destek politikasının dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayacağı” ifâdesiyle vurgulanmıştı. 

Vakıa şu ki, Washington’ın Türkiye’nin “terör örgütü” olarak saydığı PYD/YPG’ye önce ağır silâh desteği emr-i vakisinde bulunup ardından Rakka operasyonunda işbirliğine gitmesiyle Türkiye resmen tecrid edildi. 

Gelinen safhada, “YPG’ye ağır silâh verilmemesi” ve “Rakka operasyonuna ortak edilmemesi” talepleri reddedilen Ankara’nın bu kez “Operasyonun kiminle yapıldığı önemli değil, kimin orada kalacağı önemli” çarkıyla “en azından operasyon sonrası Rakka’nın PYD/YPG’ye bırakılmaması” temennileriyle kalması çarpıcı.

STRATEJİK PROJELERİ HESÂBINA

Bu açıdan 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece Rakka operasyonunun başladığını bildiren Başbakan’ın “Bu konuda her düzeyde rahatsızlığımızı ifade ettik. Onlar da bize bunun bir seçim olmadığını, mecburiyet olduğunu ve bu operasyon sonrası PYD/YPG ile ilişkilerin uzun süreli devam ettirilmeyeceğini, taktiksel bir iş birliği olduğunu söylediler ve gereken güvenceleri verdiler” sözleri dikkat çekici.  

Başbakan’ın ifâdesiyle, “verilen güvence”, kullanılacak silâhların daha sonra ülkemizde terör gruplarının eline geçmemesi ve terör faaliyetlerinde güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza karşı kullanılma ihtimalinin doğmaması. 

Bilindiği gibi daha önce Fırat Kalkanı Harekâtı sonrası PYD/YPG’nin Fırat’ın Batısı’ndan tamamen çekileceği, Münbiç’i boşaltacağı ve bu örgüte silâh desteğinin “IŞİD’le mücadele için hafif silâhlarla kalacağı” teminatı verilmişti. 

Ne var ki, ABD ve öteden beri bölgeye musallat olan emperyal ülkelerin şimdiye kadar verdikleri hiçbir “güvence”yi yerine getirmedikleri, olup bitenlerle ortada. Kaldı ki, YPG’ye verilen silâhların yarın Türkiye’ye çevrilmeyeceğinin ve başta IŞİD olmak üzere bölgedeki diğer radikal silâhlı örgütlerin eline geçmeyeceğinin hiçbir teminatı yok… 

Düşülen vartada, Cumhurbaşkanı ABD’nin YPG ile işbirliğini isim vermeden eleştiriyor. Ankara’dakiler, “YPG’de en ufak bir tâciz olursa gerekeni yaparız. Ne güney sınırımızda terör koridoruna, ne de Suriye’de bir terör örgütünün oluşturulmasına müsaade etmeyiz” çıkışında bulunuyorlar. Lâkin “iş işten geçmiş” gibi. 

Güvenlik uzmanlarının tahliliyle, ABD’nin YPG’ye verdiği silâhların içinde “IŞİD’le mücadele”nin ötesinde bölgede silâhlı bir güç ihdas edecek ağır silâhlar bulunduğu ve YPG’yi Rakka’ya götüren ortak operasyonun ecnebilerin bölgedeki stratejik projeleri hesâbına olduğu ortada. 

 “GÜVENCELER”İN AKIBETİ ORTADA

Bundandır ki,  IŞİD’in şehri terk etmesi için bir “çıkış kanalı”nın sağlanması ve şu ana kadar PYD ile IŞİD arasında en ufak bir çatışmanın olmaması, ABD ile IŞİD arasında “gizli bir anlaşma”nın işareti olarak yorumlanıyor. Belli ki, ABD ve işgal-savaş koalisyonu müttefiklerinin “tâlimatı”yla hareket eden söz konusu örgütlere bazı “garantiler” verilmiş. Kendi mamulleri işbirlikçi-taşeron örgütler “küresel projeler”de kullanılıyor. 

Yine bundandır ki, 200 bin sivilin arasında binlerce silâhlı militanın ve canlı bombanın kol gezdiği, 30 bin militanlı IŞİD’in başşehri Rakka’daki operasyonun, bölgenin bölünüp parçalanmasıyla dizayn edileceği “büyük plân”ın parçası olduğu belirtiyor. 

600 bin insanın katledildiği, on milyon sivilin evini – yurdunu terk etmek zorunda kaldığı, Irak işgalinden sonra baştan sonra tahrip edilerek yıkılıp yakılan Suriye’nin çökertilmesiyle İsrail’in güvenliğinin sağlanması hedefleniyor. Sırf bölgedeki politikalarına hizmet ettiği için silâhlı örgütlere “devlet” muamelesi yapılıp “işlevler” veriliyor. 

Özetle, Ankara, ABD’nin “güvenceleri”ne güvenmiyor; ancak şimdiye kadar inadına ve ısrarla sürdürdüğü yanlış ve ufuksuz politikalar elini kolunu bağlamış, olup bitenlerle ortada kalıyor…

Okunma Sayısı: 3294
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı