"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye üzerinden ateş çemberi

Cevher İLHAN
16 Aralık 2015, Çarşamba
24 Kasım’da düşürülen Rus uçağı krizi bir dizi ağır “yaptırım”la iki komşu ülke arasındaki stratejik boyutlara ulaşan ekonomik ve ticarî ilişkileri baltalarken, kriz gittikçe daha da derinleşiyor.

Uçağın düşürülmesinden bu yana bölgedeki Bayır –Bucak Türkmenleri “hedef” haline gelip ateşe çemberine alınarak her gün bombalanırken, iç savaş kargaşasındaki Suriye’yi çözümün daha da zora girdiği çıkmaza sürüklüyor. Kriz, ekonomik- ticarî boyuttan ciddî siyasî boyutlara varıyor. 

Esasen krizi yönetmedeki karışıklık daha baştan baş gösterdi. Uçağının düşürülmesinden on dakika sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan “uçağın Rus uçağı olduğu” bildirildi. Peşinden on iki dakika sonra Genelkurmay’ın internet sitesinde “milliyeti bilinmeyen bir uçak” duyurusu yapıldı. Bu arada Moskova’dan “sırtımızdan bıçaklandık” türü sert açıklamalar geldi. Bunun üzerine Saray’dan gelen ikinci açıklamada, ‘Rus uçağı’ ifadesinin ‘basında yer alan haberlerden hareketle kullanıldığı’ belirtildi.

Üç gün sonra (26 Kasım’da) France 24 kanalına konuşan Cumhurbaşkanı’nın “Rus uçağı olduğunu bilseydik, belki uyarımızı farklı şekilde yapardık” ifâdesinin iç ve dış basında “Rus uçağını olduğunu bilseydik, düşürmezdik” anlamında yorumlanmasına Saray’dan hiçbir itiraz gelmedi.  

KRİZ BAHANESİYLE MÜDAHALE

Gerçek şu ki, 2014’te başta Yunanistan ve değişik ülkelerin uçakları Türkiye hava sahasını 114 kez ihlâl ettikleri halde  hiçbiri düşürülmemiş, “uyarı” ve “nota” verilmekle kalınmış.

Rus uçaklarının Türkiye sınırlarını ihlâli de ilk değildi. Daha önce de birçok kez ihlâller olmuş, ancak hiçbirinde ateş açılmamış, uçak düşürülmemiş; Rus Büyükelçisi, Dışişleri’ne çağrılıp, durum protesto edilmiş, hatta Suriye, “hava sahasını ihlâl” iddiasıyla Türkiye askerî uçağını düşürdüğünde dönemin Başbakanı Erdoğan, “kısa süreli sınır ihlâli saldırının nedeni olamaz” demişti.

Bundandır ki, daha evvelki daha uzun süreli ihlâllerde müdahale olmazken en son 1.8 kilometrelik 17 saniyelik ihlâl gerekçesiyle uçak düşürülmesinin sıkıntısı yaşanıyor. Başbakan’ın “Psikolojik boyutu gittikçe artan bir krizle karşı karşıyayız. Bu öyle bir psikolojik durum doğurdu ki her gün yeni açıklamalarla derinleşiyor” yakınması bunun ifâdesi…

Politik söylemlerle tırmanan gerilim içinde, ekonomik ve ticarî ilişkiler bozuluyor. Orta ve uzun vadede siyasî alandaki işbirlikleri tehlikeye giriyor. Kabaran krizin faturası, Türkiye’ye ve yine Suriye’yle birlikte bütün bölgeye kesiliyor.

Vahim olan, uçağının düşürülmesinden “mağduriyet” ve Suriye’ye operasyona “meşruiyet” çıkaran Rusya’nın savaş gemilerini Lazkiye limanına demirleyip bu bahaneyle Akdeniz’deki asker ve silâh kapasitesini daha da arttırması. Daha da vahimi, global emperyal süper güçlerin Suriye’ye üşüşmesiyle kızışan savaşın uluslararası alana taşınması. 

“VEKÂLET SAVAŞI” UYARISI

ABD’den sonra Rusya’nın bombaladığı Suriye’ye “IŞİD’le savaş” paravanında İngiltere’nin ardından Almanya’nın da operasyona hazırlanması. Yunanistan’ın yardımıyla gizli bir deneme yapan İsrail’in Suriye’de Rusya’yı “kör” edip hava savunma sistemini bertaraf edebileceği şâyiasından sonra İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Putin’e “Suriye’de çatışmayalım” uyarısıyla krize müdahil olması.

Aslında “Suriye sorunu neden çözülemiyor?” diye soran Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Suriye’de iç savaştan sonra “vekâlet savaşları”nın yürüdüğüne dikkat çekip “Suriye’deki yüzlerce farklı silâhlı örgütün arkasında başka ülkeler var, oradaki güçlerini örgütlerle kuvvetlendiriyorlar” tesbiti Türkiye’nin yanı başındaki belâ ve bataklığın resmen ihbarı.

Ve “Suriye krizinde bölgesel ve büyük güçlerin doğrudan müdahale edebileceği ‘üçüncü safha’ya geçilmiştir. Suriye’de 15-16 ülkenin fiilen ordusu, askeri var; Suriye semalarında çok sayıda ülkenin uçakları uçuyor, isteyen istediği yeri vuruyor kırıyor. Doğu Akdeniz, rakip gemilerin birbirine teğet geçtiği ‘savaş gölü’ haline getirilmek üzere” sözleri, Müslüman komşudaki felâketin ikrarı.

Özetle ecnebilerin silâh yığınağı yapıp müdahalesiyle Suriye üzerinde bütün bölge ateş çemberine çekiliyor. Başbakan Yardımcısının bu ikazlarına karşı, Ankara’nın Suriye üzerinden bütün bölgeyi kargaşa ve kaosa iten oyunda çok dikkatli olması; iç kamuoyuna yönelik hissî ve hamasî yönelik çıkışlar yerine, sağduyuyla Suriye ve bölgenin barış ve istikrarına çabalaması fevkalâde önemli…

Okunma Sayısı: 2554
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı