"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terörle mücadelede dikkat...

Cevher İLHAN
17 Mart 2016, Perşembe
Kızılay’da patlatılan patlayıcı yüklü aracın Viranşehir’den Diyarbakır üzeri bin kilometrelik yolu katederek Ankara’ya getirilip patlatılması ve Güneydoğu’da bitmeyen terör operasyonları, terörle mücadeleyi yeniden gündeme getirdi.

Gerçek şu ki, tek parti döneminde başta “Şeyh Said hareketi” ve “Dersim isyanı tevehhümü” olmak üzere Doğu-Güneydoğu’da 17 isyan olurken, 1950’den sonra DP iktidarıyla gelen demokrasi ve kalkınma döneminde bölge halkının şefkatle kucaklanmasıyla tek bir kalkışma olmadı.

Ancak 12 Eylül darbesinde yeniden tek parti devrinden kalma askerî yöntemlerin dayatılmasıyla, devlet adına bölgede zulme varan haksızlıklarla, köy boşaltmalarıyla, işkence ve mağduriyetlerle teröre zemin hazırlandı. Ve 15 Ağustos 1984 Eruh baskınıyla PKK terörü başgösterdi.

Her terör saldırısının ardından Kandil’de dağın-taşın bombalanmasında olduğu gibi, askerî operasyonların cevabının da yine terör saldırıları olması şeklinde ortaya çıkan fasit daire, terörle mücadelede “askerî yöntemler”in akıbetini sorgulatıyor.

“ASKERÎ YÖNTEMLER” KISIR DÖNGÖSÜ

Zira terör bataklığını kurutmadan, dağa çıkışların önünü kesmeden, örgüte lojistik desteği, eleman-militan sağlayan ortamı ıslah etmeden, tanklarla, toplarla kuşatıp ablukaya alınan kentlerin, mahallelerin günlerce ateş altına alınmasının bir netice vermediği, gelinen nokta ile bir kez daha ortada.

“Temizledik” denilen Sur’da ertesi günü şiddetli çatışmaların başlaması, aylar önce “teröristlerin imha edildiği” duyurulan Nusaybin’de sokak yasağıyla operasyonların tekrar başlatılması bunun göstergesi.

Esasen daha 6 Temmuz 2010’da, “1984’ten 2010’a kadar 26 yıl geçti. 40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi; 30 bini etkisiz hale getirildi. 10 bin de yaralı, teslim olan var. 26 yılda güvenlik kuvvetleri beş defa PKK terör örgütünü bitirmiş; ancak ortalama 6 bin dağ kadrosu dağda” tesbitinde bulunan Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ’un, “sanki ‘terör örgütü bitti, dağıldı’ diye algılama yanlışlığımız oldu, örgüt bitmedi; doğru algılasaydık o dönemde daha sağlıklı tedbirleri alabilecektik” ikrarı, terörle mücadelede salt “askerî strateji”nin yanlışlığının itirafı idi.

Hükûmetin tâlimatıyla Eylül 2014’te Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca hazırlanan ve ‘çöktürme plânı’ adı verilen ‘gizli’ ibareli ’savaş simülasyonu/eylem plânı”yla terörle mücadelenin askere ihale edilmesi ve askerî operasyon senaryoları, aynı serencamın yine tekrarlandığını gösteriyor.

“CÂNİLERE MÜNHASIR BIRAKMAK…”

Oysa, terörle mücadele için, öncelikle hukuk zemininde terörün beslendiği kaynaklar kurutulur. Toplumun desteği alınarak teröre zemin hazırlayan ortam ıslah edilir. Geniş istihbarat değerlendirmeleriyle, teröristlerle mücadele, eğitilmiş asâyiş güçlerinin teröristle halkı ayıran dikkatli nokta operasyonlarıyla yapılır.

Başvekil Menderes’e yazdığı mektupta, “Hiçbir günahkâr başkasının günâhını yüklenmez (En’am Suresi:164)” âyetini nazara veren Bediüzzaman’ın, “Halbuki şimdiki siyaset-i hâzırada bir tek cinâyet yüz cinâyete çevrildiğinden, gayet dehşetli bir kin ve adâveti damarlara dokundurup, kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur ediliyor. Bu ise, hayat-ı içtimâiyeyi tamamen zîr ü zeber (darmadağın) eden bir zehirdir ve hâriçteki düşmanların parmak karıştırmalarına tam bir zemin hazırlamaktır” ikazıyla “mâsumları himâye için, cânilerin cinâyetlerini kendilerine münhasır bırakmak” şart.

Yine bu âyetin mânâsıyla, terör operasyonlarında, “emniyetin ve âsâyişin temel taşı” olan “bir hânede veya bir gemide bir mâsum ile on câni bulunsa, hakîki adâletle ve emniyet ve âsâyiş düstur-u esâsîsi ile o mâsumu kurtarıp tehlikeye atmamak için, o gemiye ve hâneye ilişmemek lâzım; tâ ki, mâsum çıkıncaya kadar” Kur’ânî düsturuna riâyet edilmesi de (Emirdağ Lâhikası, 534-5)

Aksi halde, “on câni yüzünden doksan mâsumu tehlikeye atmak, gazab-ı İlâhînin celbine vesîle olur.” Ve tahriklerle teröre bahaneler üretilir, daha dehşetli azdırılmasına fırsat verilir…

Okunma Sayısı: 1551
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı