Risale-i Nur elmas bir kılınçtır. Çünkü Kur’ân tezgâhında yapılmış, dokunmuştur. Risale-i Nur i’caz-ı Kur’ân’ı beyan eder. Kur’ân’ın mu’cizeliğini, üstünlüğünü ispat eder. Kur’ân’dan lemean eden reşhalar, sızıntılardır. Kur’ân’ın i’caz-ı manevisinin şuleleridir, ışıklarıdır.

Risalelerdeki tevafuklar mu’cizat-ı Kur’âniyenin ve mu’cizat-ı Ahmediyenin (asm) günümüze uzanan bir nevî kerametleridir.

Risale-i Nur Kur’ân’daki temsillerin anlaşılır bir şekilde yansıması ve görünmesidir. İbn-i Sina gibi bir dâhî, haşir mes’elesinde “İspat edilemez, akıl buna yol bulamaz” derken Onuncu Söz’de Haşir avamdan havassa kadar herkesin anlayabileceği bir tarzda ispat edilmiştir.

Sa’d-ı Taftazanî gibi bir allâmenin sadece üst tabakaya, âlimlere, o da ancak 40-50 sahifede ders verebildiği Kader meselesi, Risale-i Nur’da Yirmi Altıncı Söz’de en ami insandan en malûmatlısına kadar herkesin anlayacağı bir tarzda izah edilmiştir. İsteyen bakabilir.

Risale-i Nur bir inayet-i İlâhiye, ikram-ı Rabbani ve keramet-i Kur’âniyedir. Risale-i Nur zihinlerde karışıklığa sebebiyet vermez, kötü iz bırakmaz, yaralamaz. Çünkü menfî, kötü şeylerden, çirkin ifadelerden bahsetmez. “Şunu yapacaksın. Bunu yapacaksın. Şöyle olmalısın. Böyle olmalısın”dan ziyade öyle olmamız için eğitim verir. Ruhumuzu, cismimizi yönlendirir. Aklımızı ikna eder. Vüdumuzda var olan duyguların yönünü İlâhî konulara yönlendirir.

Risale-i Nur zamanımızın manevî yaralarına ilâçtır, şifadır. Çünkü doğrudan doğruya Kur’ân’dan lemean etmiştir. Risale-i Nur dünyevî ve dinî ilimlerin sentezidir. Ondandır ki çift kanatlıdır. İnsanları saadet-i dareyne, iki dünya saadetine ulaştırır.

Risale-i Nur temsillerle uzak hakikatları aklımıza, ruhumuza, nefsimize yaklaştırmıştır. Bahara bakıp haşri; çekirdek ve tohuma bakıp kaderi görebilmiş, gösterebilmiştir. Sert toprakta narin köklerin uzanışını, dalların havada yerçekimine rağmen yayılışını gösterebilmiştir. Karpuz ve kavunun yazın şiddet-i hararetine karşı yeşil ve sulu kalmasına hayret ve ibretle baktırabilmiştir! Arının sevk-i İlâhî ile kilometrelerce uzağa gitmesini, pergel kullanır gibi altıgen peteğe bal doldurmasını müşahade ettirmiştir. Mikroskopla görülebilen pirenin midesine dikkat çekip, aynı anda güneş sistemindeki nizamı tefekkür ettirebilmiştir. Uçaklarda kuşların model alındığını, Hazret-i Musa’nın (as) asasının sondaj makinaları gibi taşa vurup suyu çıkardığını idrak ettirmiştir.

Ayrıca “Şarkta bir nur zuhur edecek” ve “Mütekellimînden biri gelecek, bütün hakaik-i imaniyeyi kemal-i vuzuh ile beyan ve ispat edecek.” ifadeleri Risale-i Nur’da ve müellifi Bediüzzaman Said Nursî’de tecelli etmiştir.