"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bugün bana, yarın sana!

Davut ŞAHİN
16 Aralık 2014, Salı
Medya, bu günlerde “sansür”den yana dertli. Bir takım operasyonlar yapılıyor ve gazeteciler “gözaltı”na alınıyor şimdilerde.

“Kartel medya” döneminde bu sütunlardan “gazeteci” veya “gazeteci” geçinen iş adamlarına “gazetecilik” yapması çağrısında bulunuyorduk. Şimdilerde gazete veya gazetecilerin “gazetecilik” yapmadığı yönünde iddialar var ve ellerine kelepçe vuruluyor.

“Basın Avrupa’da ticaret nedeniyle doğdu” der tarihçi İlber Ortaylı.

Gerçekten de; ticaret haberleriyle başlayan bu meslek, siyasete ister istemez bulaştı. Gazete gelip, kamuoyunu oluşturan etkin bir araç niteliğine ulaşınca, yöneticiler de “sansür” kavramını geliştirdiler.

Hatta denilebilir ki; sansür gazete ile çıkmış değildi, ama gazete ile gelişti, kurumlaştı ve kültür tarihinin kara mizah dolu sayfaları da sansür sayesinde zenginleşmeye başladı. 

Tarihçi İlber Ortaylı’nın yazılarına bakalım:

“Rusya ve Osmanlı imparatorluğu, basının devlet eliyle oluşturduğu iki ülkeydi. Bu yüzden yöneticiler, basın özgürlüğünün ne olduğunu kolayca anlayamadılar; basın yönetimin sesi olarak kurulmuştu, yönetimin dünya görüşünü anlatan, propagandasını yapan bir araç olarak anlaşılmalıydı. Büyük Petro 1703’de Moskova’da ‘Vedomosti’ gazetesini reformlarının propagandası için kurdu. 2. Mahmud da aynı şeyi yapmıştır.”

Ortaylı, Sultan 2. Mahmud’un çıkarttığı Takvim-i Vakayi’nin Büyük Petro’nun Vedomosti’si kadar “şanslı” görmüyordu.

“Çünkü” diyor, “Takvim-i Vakayi’nin doğduğu dünya; buharlı gemi, demiryolu ve kısa bir süre sonra da telgrafın devreye gireceği bir çevreydi. Beyrut’tan, Selânik, İzmir ve İstanbul’dan haberler, hızla Batı Avrupa’nın merkezlerine ulaşıyordu. Yurt içinde de birçok yabancı dilde gazete çıkıyordu; yabancı dil gazetelerin kimi kapitülasyon rejiminden yararlandığı gibi, dış basının muhabirleri de ortalarda dolaşıyordu. Bunlar doğru veya yanlış yorumlarla, Avrupa gazetelerinin sütunlarını Osmanlı ile ilgili haberlerle doldurmaktaydılar.”

O dönemin şartlarını da değerlendirmek gerekiyor belki de… Zira, 19. yüzyıl gibi bir zaman diliminde Osmanlı her ne olursa olsun çok önemli bir devlet görünümündeydi ve “Constantinopole” kaynaklı haberler dünyanın her yerinde her gazetenin birinci sayfasını dolduruyordu. Osmanlı, dış dünyayı hayli ilgilendiriyor, dış dünyadaki kamuoyu da Osmanlı için önemliydi.

2. Abdülhamid doğrudan Avrupa’lı gazetecilerin bir kısmına maaş verir, bazı muhabirleri de satın alarak yönetim lehinde yazdırırdı diyor Ortaylı anekdotlarında.

Hatta Frankfurt gazetesinden belirli miktarda satın alınarak desteklendiğini söyleyen Ortaylı, yazısının devamında şöyle diyor:

“23.155 Osmanlı kuruşu (tahminen 5-6 milyon lira) ayrılması emrediliyordu. Güya Frankfurt gazetesi her yerde okunan yaygın bir gazete imiş, devletin çıkarına bazı yazı ve haberler bastırılıp her yıl böyle bir ödeme yapılageldiğinden; bu işe devam olunması, aksi takdirde gazete sahibinin kızıp aleyhte bir dil kullanmaya ve propaganda yapmaya başlayacağı belirtiliyordu. Aynı yazıda devamla; ‘İstanbul’da çıkan Konstantine jurnalinin yazarı Mösye de Şan’a (des Champs) da ara sıra hediye ve para verilmesi, gerektiği, gerçi bu adamın güvenilir biri olmayıp, devlet-i aliye lehinde yazdığı gibi diğer Avrupa gazetelerine aleyhte dedikodular ve haberler de verdiği, ama ne çare ki tamamen def edilse daha da muzır işlere kalkışacağı’ hatırlatılır.” (Babı Ali, a.g.y.)

Gördüğünüz gibi dün basın dünyasında bunlar yaşanıyordu.  Ticarî çıkan gazetelerin, bu gün dev bir sektöre dönüşmesinden sonra, sıradan bir gazetecilik yapamayacağını görüyoruz.

Gazete patronlarının siyasî yönetime talip olması ne kadar yanlış ise, yönetimde olanların gazetelere kelepçe vurmasını da o derece tasvip etmiyorum. Edemiyorum.

Bu günleri unutmamak için çok veciz bir ifadeyle yazımıza nokta koyalım; 

Bu gün bana, yarın sana!

Okunma Sayısı: 1469
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı