“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…
‘Zaman bendedir ve mekân bana emanettir’ şuurunda bir gençlik…”
İşte hem zamana, hem de mekâna hükmeden ve ardımızda bekleyen o şuurlu gençliğe sesleniyorum:
- Fedakârlığa,
- Uykusuz gecelere,
-Ötelenmeye, horlanmaya, tekmelenmeye…
Hazır mısın?
*
- Mükellefiyet yaşında sorumluluk almaya,
- Bedeninin en lâtif ve zarif zamanında “gülle” olmaya,
- Medar-ı ezvak olan zamanını…
Feda etmeye hazır mısın?
*
- Arzularını,
- İsteklerini,
- Hevesatını…
Öldürmeye hazır mısın?
*
- Risale-i Nur okuyup, harfi harfine kitabî olabiliyorsan,
- Hem nefsini, hem de hizmet için okuyabiliyorsan,
- 1850 değil, 1080 defa okumaya…
Hazır mısın?
*
Zübeyir Gündüzalp’in dediği gibi,
- İhlâs dairesinde hem okuyup, hem de uhuvvet ederek,
Hizmet etmeye hazır mısın?
*
“Hizmet hizmet derken, şahsî dersini unutanın hizmeti muvakkat olur” sözünü esas alıp, ne ile meşgul olursan yeteneklerini onunla inkişaf ettirip,
- Bu yeteneklerini kırk yaşına kadar alışkanlık haline getiriyorsan…
- Tuğlaları üst üste koyup, düşüncelerine ve ideallerine sahip olabiliyor,
- Zihnindeki menfi kirleri çıkartmaya,
Hazır mısın?
*
- Meşakkati gıdan olarak telâkki ediyorsan,
- Uykunu, rahatını, yemeyi-içmeyi unutmaya,
- Yaşlandıkça şiddetlenen imtihana…
Hazır mısın?
*
- Bu hizmette esas maksadın, iman ve ahiret ise,
- Bediüzzamanın dâvâsına Bediüzzaman tarzında hizmet etmeye,
- Yine bu hizmette Risale-i Nur ve Nurculuk kimliğini muhafaza etmeye…
Hazır mısın?