"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstikbalinizden korkulur, pek korkulur!

Davut ŞAHİN
27 Aralık 2017, Çarşamba
Merhum Mehmed Âkif yaşasaydı ve şimdiki hallerimizi görseydi ne derdi acaba? Meselâ koltuğa gömülmüş ve elindeki bir fincan kahvesini yudumlayarak televizyonu izleseydi?

Ekranda çığlık çığlığa yükselen “Filanca mankenin oğlu grip mi oldu! Azzz sonraaa! Sunucudan şarkıcıya tokat gibi sözler! Azzz sonraaa! Ünlü diva sokak ortasında kimlere bağırdı? Azzz sonraaa! İki mankenin kavgasında kazanan taraf kim oldu? Azzz sonraaa!” seslerini duysaydı?

Yahut elindeki tablet bilgisayardan “gündemi” takip etse ve ana başlıklar halindeki ahvalimizi görseydi?

Muhtemelen, gözlerini kısar, kahveyi bir kenara bırakır ve eline kalemi alıp şu satırları kâğıda dökerdi:

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile... 

Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile! 

Kaç hakikî Müslüman gördümse, hep makberdedir; 

Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;

İstemem, dursun o payansız mefahir bir yana... 

Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana! 

İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigâr, 

Çok değil, ancak Necip evlâda lâyık tek şiar. 

Varsa şayet, söyleyin, bir parçacık insafınız: 

Böyle kansız mıydı -haşa- kahraman ecdadınız? 

Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına? 

Benzeyip şirazesiz bir mushafın eczasına, 

Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar? 

Böyle olmuş muydu millet canevinden rahnedar? 

Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi? 

Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi? 

Irzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan... 

Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ... 

“His” denen devletliden olsaydı halkın behresi: 

Payitahtından bugün taşmazdı sarhoş naresi!

Kurd uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi. 

Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi. 

Lâkin, aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek, 

Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek! 

Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı... 

Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı! ... 

Bu hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin uslûba sok: 

Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok. 

Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız; 

Bir bakın: hâlâ mı hâlâ ihtiras ardındayız! 

Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın: 

Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın! 

Davranın haykırmadan nakus-u izmihaliniz... 

Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira, halimiz: 

Zevke dalmak söyle dursun, vaktiniz yok mateme! 

Davranın zira gülünç olduk bütün bir âleme, 

Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam; 

Yerde kalmış, naşa benzer kavm için durmak haram!

Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur? 

Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur. 

(Safahat)

Merhum, sanki bu günleri görmüş de yazmış.

Rabbim rahmetine mazhar etsin!

Okunma Sayısı: 3678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı