"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye gerçekleri

Davut ŞAHİN
28 Mayıs 2015, Perşembe
Hayatın gerçekleri bazen suratınıza şamar gibi iner. Kısa bir şok hali yaşarsınız.

Sonra, sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatınıza kaldığınız yerden devam etmeye çalışırsınız. 

İstanbul trafiği malûm; belirli saatlerde eve dönüş sırasında, aracınızda seyir halinde giderken işte o korkunç gerçek yüzünüzde bir kırbaç gibi şaklar. Yolun kenarında, Suriyeli bir çocuk, kucağında kardeşi olduğu anlaşılan minik çocuğu avutmaya çalışıyor. Sürekli ağlıyor çocuk. 

Çocuk, kardeşi olduğu anlaşılan miniği ayaklarına doğru uyutmak için yatırıyor. Ayağını uzattığı yerde ise araçlar vızır vızır geçiyor. Yani, araç kazara otobanın sol tarafına seyirtse çocuğun ayağı paspas gibi olacak. 

Biraz ileride yine Suriye’li olduğu anlaşılan çocuklar bir elinde su şişesi olduğu halde satmaya çalışıyor. Oturan akranıyla ilgilenmiyor bile. Gözleri, otomobilin içindeki muhataplarına dikmiş, suyu satma telâşında.

Öte yanda camınıza yapışan saçı/başı dağınık bir kız çocuğu Türkçe “para” diyebiliyor size… Bozukluk vererek başınızdan savıyorsunuz. 

Ya sonra?

Bir yanda görmek istemediğimiz vahim, ama bir o kadar da gerçek görüntüler.

Bir yandan da içinde bulunduğumuz durum.

Halimize şükretmekle iş bitmiyor. Ya onların durumu?

Şundan eminim, araç sahipleri bir bahane bulsa, hemen o çocuklara yardım edecek. 

Ama iş öylesine karmaşık ki; yardım edecek durum hem var, hem de yok. Suriyeli mültecilerle ilgili medyada çok olumsuz haber çıkıyor ki, bu durum yardım yapmayı da engelliyor bir bakıma. Hal böyle olunca, insanlarımız korkuyor ve ürküyor.

İşte burada önemli bir kırılma noktası yaşıyoruz.

İnsanımız yardım kuruluşları sayesinde dünyanın birçok ülkesine yardım yapmaktadır.

Toplum olarak “sosyal yardımlaşma” ve “dayanışma”nın en güzel örneklerini tarihimizde görmek mümkün… Meselâ,  fakirleri ağırlama, konuk ağırlama, ve yardımlaşma konusunda tarihimizde öylesine çok örneklere rastlamak mümkün.

Meselâ İbn-i Battuta Seyahatnamesi’nin Anadolu ile ilgili kısmında Ahi Teşkilâtının misafirperverliğinden geniş olarak bahsettiğini, Araştırma Görevlisi Nihat Yazılıtaş’tan öğreniyoruz.

İbn-i Faldan Türk misafirperverliğini “Müslüman bu şekilde arkadaşının yanına gelince, arkadaşı onun için kubbe şeklinde bir çadır kurar, imkânı elverdiği nispette ona koyun takdim eder… Misafir olan Müslüman yoluna devam etmek isteyince, hayvanlarından yola devam edemeyecekler bulunur veya bir şeye ihtiyacı olursa, yola tahammül edemeyecek hayvanları Türk arkadaşının yanına bırakır, onun develerinden, hayvanlarından ve malından ihtiyacı olanı alıp yoluna devam eder.” diyerek bir tesbitte bulunmuş. (a.g.y., Türk Toplum Hayatına tarihi bir bakış, s.166)

Bir de “konuk evleri”ni hatırlayalım. Misafirlerin ihtiyaçlarını birebir gören bir düşünceye sahibiz. Bu genlerimizde var. Ancak; asırlar başkalaşınca, toplumsal hayatta bazı yozlaşmalar da beraberinde geldi. Meselâ, sanayileşme ve şehirleşmeyle birlikte düşünce yapımız ve kültürel dokumuz yavaş yavaş farklı alanlara kaydı.

Yani, bizim yapımızda hayatın her safhasında sergilenen sosyal yardımlaşma elbetteki tarihimizde yerini almıştır… Ancak bu sosyal yardımlaşma damarı ne yazık ki, dumura uğruyor gibi. 

Suriye gerçekleri, işte bu yüzden yüzümüze bir tokat gibi patlıyor.

Okunma Sayısı: 2123
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    28.5.2015 14:09:24

    Sosyal ve içtimai hayatın en önemli hususlarından biri yardımlaşma ve dayanışmadır. Günümüzde ihmal edilen böylesi önemli konuyu kaleme alan değerli yazarımızı gönülden tebrik eder, bu meyanda yazıların devamını bekleriz. Eline sağlık kardeşim...

  • Rüstem Garzanlı

    28.5.2015 13:53:53

    Değerli yazarımız günümüzün önemli konulardan biri kaleme almıştır. Gönülden kardeşimizi tebrik ediyorum.Eline sağlık...

  • Rüstem Garzanlı

    28.5.2015 11:59:35

    Evet, Türk halkı misafirperver, gözü tok, ikramı bol, yemez yediren Ensar ruhunu taşıyan bir milettir. Bu ruh zamanla batılılaşarak; o eski misafirperverlikler adeta ortadan kalkmıştır. Şarkî Anadolu'da misafirperverlik kültürürmüz bir nebze devâm ediyorsa da, sair bölgelerimizde maalesef görünmüyor. Beş on kuruş para uzatmakla, sadece gönül almayla kendimizi tatmin etmeye çalışmayalım. Türkiye'nin tarihinde ağır bir iz bırakan 93 harbinde, doğudan, Anadolu'ya göç eden muhacirlere halkı evlerini, ekmeğini onlarla paylaşmış.adeta Ensar görevini yapmışlardır. Şarkın bir aşiret ağası, ahâlinin buğday kuyularını zorla açtırmış, buğdayı kazanlarda kaynatırarak, eliyle mühacirlere çorba dağıtmıştır. Cenab-i Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Suriye'den bize gelen muhacirler. Kışın eksi 10- 15 derecelerde köprü altında, birbirlerine sarılı anne ve evladın cansız bedenleri,harabe inşaatlarda yatan Suriye'li kardeşlerimize karşı ne kadar mesül olduğumuzu, Ah,bilebilseydik.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı