"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tiyatroya mescit

Davut ŞAHİN
27 Eylül 2016, Salı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çıkardığı “Yapı Denetim Taslağı”na göre, opera, tiyatro gibi yerlerde mescid zorunluluğu getiriliyormuş.

Bu zorunluluk nereden geliyor? 

Tabiî ki, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın teklifinden… Site büyüklüğündeki konut alanları, alış veriş merkezi, tiyatro, sağlık tesisleri, kütüphane, müze, otel, yurt ve kamu binalarında kreş, ibadet yeri ve oyun alanı mecburiyeti de getiriliyor.

Daha başka?

Havalimanları, terminal, tren garı ve metro istasyonları gibi ulaşım yapı ve tesislerinde de kreş ve oyun alanlarının yanısıra mescid de yapılacak.

***

İşte bu haberden rahatsız olan bir güruh var. Bu güruhun bir de sözcüsü…

Delidir, ne yapsa yeridir!

İnsanın bir “eşek saati” olur, bir de “eşref saati.”

Yazık, bu adamın “eşref saati” de yok.

Tiyatrocu olan bu zat, tiyatroya mescid yapılmasından rahatsızlık duyuyormuş.

Çok da “tın!” 

***

Bir insan hem tiyatro yapıp, hem namaz kılamaz mı?

Pekâlâ kılabilir.

Sanki namaz kılan “mü’minler” sanatın hiçbir dalıyla uğraşamaz gibi… Sanki “sanatı” bu herifler tekeline almış da kendince durmadan konuşma yetkisine sahipmiş gibi...

Sanat ve dindarlık, iki zıt kavram değil. 

Dindarlık içinde sanat öylesine güzel işlenir ki, koskoca İslâm tarihi buna örnektir.

***

Herif bir sol dergide öyle makale döşemişti ki, kelime dağarcığı, “salak”, “savaş”, “civil” ve “lan” ile sınırlı.

Belli ki, beyninin çapı ancak leblebi büyüklüğünde.

Aklı, vicdanı hür olamamış ve asla da olamayacak gibi görünen, dar kalıplı sözüm ona “sanatçı”, bu kafayla nasıl “sanat” yapabilir anlamakta zorlanıyorum.

Evrensel düşünceyi yakalayamamış, kendince bir “sorun”a odaklanmış bu kişinin psikolojisi, ruhbilimciler tarafından mercek altına alınması gereken önemli bir problem!

Zira “zırva” tevil götürmüyor zira.

***

Herkesin düşüncesine saygı gösterilmesini “salakça” bulan herife şunu söylemek isterim:

Senden saygı beklemek saygısızlığın en büyüğüdür!

Çünkü sen, ne dediğini bilmeyen, arada bir kendi “reklâmını” yapan psikolojik bir vak’asın!

***

Madem sanatçısın, bu ülkenin hassas duygularına karşı da hassas olacaksın. 

Çünkü topluma karşı sorumludur, sorunlu değil. Sanatçı olman, toplumun inançlarıyla alay etmeni gerektirmez. Buna hakkın yok. Kişisel düşüncelerin ne olursa olsun, kendine sakla! Ama halkın karşısında isen, kendi düşüncesizliğini, “millete rağmen” empoze edemezsin.

Madem sanatını “halk” için yapıyorsun, o halde halkın hassasiyetlerine dikkat!

Okunma Sayısı: 1828
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı