"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kanun-i Esasi’de subjektif millet anlayışı vardır

02 Mart 2024, Cumartesi
Kanun-i Esasi’de Osmanlı Milleti, subjektif millet anlayışı esas alınarak tanımlanmıştır. 1918 ve 1920 yılları arasındaki milli mücadele döneminde ise ki, bu dönem aynı zamanda kongreler iktidarı olarak da tarif ediliyor, bu dönemde milletten kastın ırk mı yoksa din mi olduğu biraz muğlaktır. Milli mücadele devrinin ilk yıllarında belgelerde Türk kelimesi pek kullanılmıyor. Türk milleti yerine halen de Memalik-i Osmaniye ve Alem-i İslam gibi tabirler kullanılıyor.

Seminer: Anayasalar ve Milliyetçilik - 2
İbrahim Aktaşçı

Şimdi anayasalardaki millet tariflerinden bazı örneklere bakalım:

Belçika anayasasında millet şöyle tarif edilmiştir. 

Belçika üç topluluktan oluşur: Flaman Topluluğu, Fransız Topluluğu ve Almanca Konuşanlar Topluluğu. 

Belçika üç bölgeden oluşur: Flaman Bölgesi, Valon Bölgesi ve Brüksel Bölgesi. 

Belçika dört dilsel bölgeden oluşur: Felemenkçe konuşulan bölge, Fransızca konuşulan bölge, çift dil konuşulan Brüksel-Başkent bölgesi ve Almanca konuşulan bölge.

Belçika topluluklardan ve bölgelerden oluşan federal bir devlettir. Anayasasında millet tarifi yapılırken de dil üzerinden ayrılan bölgeler ve topluluklar üzerinden bir millet tarifi yapılmış.

Çin Anayasasında millet şöyle tarif edilmiştir:

“Çin Halk Cumhuriyeti, birleşik birçok uluslu devlettir. Bölgesel milli özerkliğin uygulandığı bölgeler Çin Halk Cumhuriyeti’nin ayrılmaz parçalarıdır. Bütün milliyetler eşittir. Büyük milliyet şovenizmine ve mahalli milliyet şovenizmine karşı çıkılmalıdır. Bütün milliyetler kendi konuşma ve yazı dillerini kullanma hürriyetine sahiptirler.”

Şimdi az evvelki fıkra gibi, Çin Anayasasındaki “bütün milliyetler eşittir” kuralı size inandırıcı geliyor mu? Gelmiyor.

Halkçı anayasalar

Bir çok ülke anayasasında, herhangi bir ırkı ya da etnik kökeni doğrudan işaret etmemesi sebebiyle, millet tarif edilirken, halk anlamına gelen “people” kelimesi kullanılmış.

Fransız Anayasası ve Amerika Birleşik devletleri Anayasası buna örnektir. 

Alman Anayasası md. 116’da “Alman Milleti” şöyle tarif edilmiş: 

“Bu Anayasadaki anlamda Alman, diğer yasal düzenlemeler saklı kalmak üzere, Alman vatandaşlığına sahip olanlar veya Alman soyundan olup 31 Aralık 1937 tarihindeki Alman İmparatorluğu sınırları içinde kabul edilmiş olan mülteci veya sürgün edilenler ile bunların eşi veya füruu…”

Görüleceği üzere Alman Anayasası hem objektif millet anlayışıyla ırka atıf yapmış hem de sübjektif millet anlayışı ile diğer alman vatandaşlarına ve vatandaşlık bağına atıf yapmış.

Sırbistan Anayasasında Sırbistan Milleti; “Sırp, Boşnak, Hırvat ve diğerleri” denilerek tarif edilmiştir. 

Başka bazı Anayasalardan örnekler: 

Bununla birlikte bazı devlet anayasalarında devlet bünyesinde var olan etnik gruplar Anayasada tek tek sayılmıştır. 

Afgan Anayasasına göre Afgan milleti şu etnik gruplardan oluşmaktadır: Peştun, Tacikler, Hazara, Özbek, Türkmen, Beluciler, Pashai, Nuristanlılar, Aimak, Arap, Kırgız, Kızılbaş, Gujur, Brahui ve diğerleri. 

Afgan Anayasasında ırk üzerinden bir sayma yapılırken, İran Anayasasında ise bu sayım ve tanım din üzerinden yapılmıştır. 

İran Anayasası’nın 1. maddesine göre ise “İran Devleti İslam Cumhuriyeti’dir...” ve yine 13. maddesine göre, “Yalnız Zerdüşti, Musevi ve Hıristiyan İranlılar kanun dairesinde dini merasimlerini icrada serbest azınlıklardır ve ahval-i şahsiye ile dini öğretimlerinde kendi yollarınca davranırlar.” 

Gelelim Türkiye’ye 

Türkiye’de anayasa ve milliyetçilik konusunu incelerken Osmanlı’dan ve Kanun-i Esasiden başlamak gerekir. Kanun-i Esasiden günümüz anayasasına kadar gelen sürece bakarsak, anayasadaki millet tanımının ümmetten millete doğru geldiğini söyleyebiliriz. 

1876 tarihli Kanun-i Esasinin, kimlere Osmanlı deneceğine ilişkin 8. maddesinde şöyle denilmektedir. “Devlet-i Osmaniye tabiyetinde bulunan efradın cümlesine herhangi din ve mezhepten olur ise olsun bîla istisna Osmanlı tabir olunur ve Osmanlı sıfatı kanunen muayyen olan ahvale göre istihsal ve izae edilir.”

Görüleceği üzere Kanun-i Esasi’de Osmanlı Milleti, subjektif millet anlayışı esas alınarak tanımlanmıştır. 

1918 ve 1920 yılları arasındaki milli mücadele döneminde ise ki, bu dönem aynı zamanda kongreler iktidarı olarak da tarif ediliyor, bu dönemde milletten kastın ırk mı yoksa din mi olduğu biraz muğlaktır.

Milli mücadele devrinin ilk yıllarında belgelerde Türk kelimesi pek kullanılmıyor. Türk milleti yerine halen de Memalik-i Osmaniye ve Alem-i İslam gibi tabirler kullanılıyor. 

Bu dönemin sonunda meclis kuruluş belgelerinde Türk kelimesinin sarf edildiğini görüyoruz. Ancak burada da Türk kelimesine yüklenen anlamın bir soyu işaret etmediği yönünde bazı kayıtlar görüyoruz. 

Osmanlı Mebusan Meclisi zabıtlarından da Meclis-i Mebusan’da 19 Şubat 1336’da (1920) bu tartışmaların yapılmış olduğu anlaşılıyor: 

Örneğin “Abdülaziz Mecdi Efendi (Karesi): [Türkten] maksat Türk, Kürt, Çerkez, Laz gibi anasır-ı İslamiyedir. Bu böyle midir? (hay hay, öyledir sadaları alkışlar). Eğer Türk kelimesinin manası bu değilse, rica ederim, buradaki nutuk irad edildikçe Türk tabiri yerine anasır-ı İslamiye densin. Rıza Nur Bey: Öyledir!”

1921 Anayasasında, 3. maddede “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur” denilmekte. Burada Milli Mücadeleye de uygun olarak herhangi bir ırka atıf yapılmamış, Misak-ı Milli sınırları içerisideki herkes aynı milletten kabul edilmiş ve Türkiye Devleti denilmiş ve sübjektif millet anlayışına uygun bir millet tanımı yapılmıştır. 

İkinci maddede ise “devletin dini İslam, resmi dili ise Türkçe’dir” denilmiş. Bu maddede ise ırk unsurunun olmadığı, objektif bir millet anlayışı görülmektedir.

24 Anayasası, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” ile başlar.

İkinci maddedeki “devletin dini İslamdır” ibaresi 1928’de kaldırılmıştır. 

1937’de yapılan değişiklik ile ikinci madde şu hali almıştır: “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.”

24 Anayasası’nın 10. maddesinde: “On sekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk mebusan intihabına iştirak etmek hakkını haizdir.” denilmiştir. 34’teki değişiklik ile kadın erkek “her Türk” ibaresine rastlıyoruz.

Yine 11. maddede: Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçilebilir.” denilmektedir. 

Görüleceği üzere, milli mücadele döneminde birçok belgede ve konuşmasında, milleti; Anasır-ı İslamiye olarak tarif eden M. Kemal, kısa süre içerisinde “Türkiye Milleti”, “Türkiye Halkı” olarak bir değişikliğe gitmiş, 24 anayasası ile birlikte Millet yalnızca Türk kelimesi ile tarif edilir hale gelmiştir. 

1961 Anayasasına baktığımızda, başlangıç kısmında: “Türk milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak…” ve “Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahip olarak…” ibarelerini görüyoruz.

İkinci maddede ise: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”

1924 Anayasasının 1937’den sonraki halinin aksine 1961 Anayasasında ikinci maddede Türkiye Devleti, “milliyetçi” değil “milli” olarak tarif edilmiştir.

Yine 24 Anayasası temel hak ve hürriyetleri sayarken “her Türk ve Türkler” gibi ifadeleri kullansa da 1961 anayasasında bu tarifler daha demokratik bir hal almıştır.

Örneğin 1924 anayasasında “her Türk seçme ve seçilme hakkına sahiptir” denilirken 1961 Anayasasında “herkes seçme seçilme hakkına sahiptir” denilmiştir. Ancak 54. maddede “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” denilmek suretiyle ırk üzerinden bir millet tanımı yapılmıştır. 

— DEVAMI YARIN —

Okunma Sayısı: 1820
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı