"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur dersleri ittihad-ı İslam’a vesile olacak

17 Ocak 2024, Çarşamba
“Mekke Nur Medresesinde yapılan Risale-i Nur derslerine katıldık. Orada haftada iki ders yapılıyor. Bir Arapça bir de Türkçe. Arabistan’da yapılan Nur derslerine her gruptan ve milletten talebenin katılması, inşallah ileride ittihad-ı İslama da vesile olacağını kuvvetle ümit ediyoruz.”

GEZİ: BİR UMRE ZİYARETİNDEN NOTLAR - 2
SAİD YETİM - CEMİLE HİLAL YETİM

MEDİNE’DEN HAREKET

Medine’deki son öğle namazımızı da kıldıktan sonra saat 2’de Medine’den Mekke’ye gitmek üzere yola çıktık. Peygamber Efendimizin umre yapmak için Medine’den Mekke’ye gelirken ihrama girdiği yer olan Birali denilen yerde bizde ihrama girip umreye niyet ederek lebbeyk sadalarıyla yolumuza devam ettik. Yol boyunca hilaf-ı adet olarak çok şiddetli bir yağmurla beraber Mekke’ye vardık. Aşırı yağıştan dolayı umre tavafımızı ertelemek zorunda kaldık. Ertesi sabah kafile halinde büyük bir heyecanla ilk umre tavafımızı ve sa’yımızı yapmak için Kâbe’ye gittik. Kâbe’yi ilk görüşte herkes yapmak istediği duayı yaptı.

Hep beraber umre tavafımızı gerçekleştirdik ve Sa’y yapmak üzere Safa-Merve alanına gittik. Sa’yımızı yaptık. Saçlarımızı kestik ve ihramdan çıktık. Böylece ilk umremizi tamamlamış olduk. 

İKİNCİ UMRE

İkinci umremiz için Mikat yeri olan Hz. Âişe Camiine vardık, ihrama girdik ve umremizi gerçekleştirdik. Aynı gün yatsı namazını Beytullah’ta kılarken Pakistanlı iki arkadaşla tanıştım. Onlara Arapça Haşir Risalesini hediye ettim. Ertesi gün Mekke’deki ilk Cuma namazımızı Kâbe’de kılmak için Mescid-i Haram´ın ikinci katında beklerken yanımda oturan Arap asıllı İngiliz vatandaşı İmran isminde bir öğretmen ile tanıştım. Ona Gençlik Rehberini ve Hutbe-i Şamiye´yi hediye ettim. Çok memnun oldu. Hutbe-i Şamiye´den “adavete muhabbet” bölümü okudu ve Âlem-i İslam´ın hali hazırdaki vaziyetinin bu olduğunu ifade etti”.

Yine aynı gün akşam namazını kıldıktan sonra sağımda ve solumda oturan biri Mısırlı diğeri Libyalı Abdülaziz ve Ahmet ile tanıştım. Abdülaziz´e Sünnet-i Seniyye Risalesini hediye ettim. Mısır’da ticaret ile uğraştığını Ahmet ise Libya´da subay olduğunu söyledi. Kendisine Hutbe-i Şamiye´yi hediye ettim. Yatsı namazını beraber kılıp ayrıldık.

TAİF’E YOLCULUK

Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (asm) amcası Ebu Talib’in ölümü ve mü’minlerin annesi Hz. Hatice validemizin vefatı, başta Kureyş olmak üzere Mekke müşriklerinin ona olan tavrı Efendimizi son derece üzmüştü. Bu yüzden o yıla hüzün yılı adı verilmiştir. İşte Peygamberimiz bu halet-i ruhiye içerisindeyken Mekke’yi terk eder ve kölesi Zeyd bin Harise ile beraber İslamiyet’i yaymak ve birilerine dinini anlatmak ümidiyle Taif’e doğru yola çıkar. Taif’e vardığında umduğunu bulamaz. Taif halkı onu çocuklara taşlattırır ve vücudunda yaralar açılır.

KUU MESCİDİ

Daha sonra beraber Rabiğoğullarının bağına giderler. Onlara acıyan bağın sahipleri köleleri Addas vasıtasıyla bir salkım üzüm ikram ederler. Hz. Muhammed (asm) o üzümden Bismillah diyerek alır. Addas buna hayret eder ve şöyle der:

-Buranın halkı bu sözü bilmez siz farklı birisine benziyorsunuz.

Allah Resûlû “Hangi dindensin?”diye sorar. Addas “Ninovalıyım, Hıristiyanım “der.

Resûlû Ekrem, “Demek sen Hz. Yunus’un memleketindensin” der.

Addas’ın şaşkınlığı daha da artar.”Onu nereden tanıyorsun?” Hz. Peygamber “Yunus, benim kardeşimdir o bir peygamberdi ben de bir peygamberim.”

İşte mukaddes beldeleri ziyaretimizin bir bölümü olan Taif’e bu duygu ve düşünceler içerisinde vardık. Onun üzüm yediği bağın alanını ziyaret ettik, ona iman eden köle Addas’ın mescidini gezdik. Dinlendiği yer olan Kuu Mescidini görüp dua ettik. Aynı gün Mekke-i Mükerreme’ye dönüp akşam ve yatsı namazımızı Mescid-i Haram’da kılıp otelimize döndük.

 

ARAFAT VE SEVR DAĞLARINI ZİYARET

Harem-i Şerif’te sabah namazımızı kıldık, kahvaltıdan sonra Hz. Muhammed´in (asm) Hicret emrini almasıyla beraber en yakın ve sadık arkadaşı olan Hz. Ebubekir Sıddık ile beraber 622 yılında Hicret yolculuğuna çıktığında konakladığı mağaranın bulunduğu Sevr Dağı’nı ziyaret ettik.

Oradan sonra Hac ibadetinin bir rüknü sayılan, Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın dünyada kavuştuğu yer olan Arafat Dağına çıktık. Orada her renkten, her ırktan her milletten binlerce Müslüman’ın Rablerine olan yakarışlarını seyrederken Hintli bir kafile ile tanıştık. Kafilenin Hhocasına Arapça Risale-i Nurdan Haşir Risalesini hediye ettik ve oradan Müzdelife, Mina ve Şeytan’ın taşlandığı mekânı da ziyaret ederek otelimize döndük. Öğleden sonra kafilede bulunan bütün umreci kardeşlerimizin daha yakından tanışma imkânı bulduk. Yine akşam ve yatsı namazlarımızı Harem-i Şerif’te kılarak günü bitirdik.

HUDEYBİYE ZİYARETİ VE ÖNEMİ

Sabah namazımızı Harem-i Şerif’te kıldıktan sonra Hudeybiye’ye doğru yola çıktık. Hudeybiye, Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan ilk barış antlaşmasının imzalandığı mekândır. Bu antlaşma zahiren mü’minlerin aleyhinde olmakla beraber sonraki zamanlarda Müslümanların lehine olmuştur. Çünkü Peygamberimiz (asm) barış ortamında dinini hızla yayarak Müslümanların güçlenmesini sağlamış ve Mekke Fethi’nin yolunu açmıştır. Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı mekânı ziyaret ederek Mescidinde iki rekât ihram namazını kıldıktan sonra umreye niyet ederek Kâbe’ye doğru yola koyulduk. Tavafımızı ve Sa’yımızı yaptıktan sonra umremizi tamamladık. Öğle namazı ve ikindi namazını da Kâbe’de kılarak bütün müminlere ve Âlem-i İslam’a da dualar ettik. 

NUR DAĞI’NA TIRMANIŞ

Sabaha doğru saat 4’te daha önce anlaştığımız gibi kafilemizin gençleri ile beraber ilk vahyin tecelli ettiği Cebel-i Nur’a doğru yola çıktık. Uzun ve zorlu bir yürüyüşten sonra zirveye vardık ve sabah namazımızı cemaat ile kıldık. Daha sonra Peygamber Efendimizin Mekke’nin o günkü kasvetli havasında uzaklaşıp rabbi ile baş başa kaldığı Hira Mağarasını ziyaret ederek Resulullah’ın dili ve duası ile Rabbimize dualar ettik. Sonra ilk inen “Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, senin Rabbin ikram sahibidir. O, kalem ile yazmayı ve insana bilmediğini öğretendir... “ ayetlerini ve devamındaki Alak suresini okuduk. Orada bizi sevindiren yeni gelişmeler olduğunu gördük. Daha önceki bir yolculuğumuzda olmayan yeni, geniş ve daha rahat bir yol açılmış ve çalışmalar devam ediyor. Açılan yeni yolun başında dinlenme tesisleri ve yolcuların ihtiyaçlarını giderecek güzel mekânlar inşa edilmiş ve bir çevre düzenlemesi yapılmıştı. İleride teleferik de yapılacağını öğrendik.

Bir süre dinlendikten sonra rehberimiz Müzdelife bölgesinde organize ettiği pikniğe katıldık. Orada bulunan Meşar-ı Haram Mescidinde ayetle sabit olan “Bu bölgeye geldiğinizde beni anın” emrine uyarak orada Cenab-ı Hakk’ın esmalarını beraberce zikrettik. Akşam namazımızı aynı mescitte kılıp otelimize döndük.

CİRANA’YI ZİYARET

Erkenden uyanıp sabah namazlarımızı Mescid-i Haram’da kıldıktan sonra ihrama girmek üzere Cirana’ya doğru yola çıktık. Cirana, Hevazin ve Sakıf kabilelerinin İslam orduları tarafından büyük bir hezimete uğratılarak bütün mal varlıklarına el konulduğu yerdir. Peygamber Efendimiz (asm) elde edilen ganimetleri savaşa iştirak edenlere hemen dağıtmamış, bir müddet bekletmiştir. Bununla iki şeyi hedeflemiştir; birincisi, sahabenin sabrını ölçmek ve dünya malına karşı tutumlarını tecrübe etmekti. İkincisi, mallarına el konulan kabilelerin bazı mensuplarının İslam’a girme ihtimallerine karşı mallarını iade etmeyi düşünmüştü. Sahabeden gelen tepkilere karşı Peygamberimiz (asm) bu düşüncelerini açıklayınca tepki gösteren sahabeler pişman olmuş ve gelip Resulullahtan özür dilemişlerdir. İşte bütün bu olaylar Cirana’nın İslam tarihinde önemli bir yer edinmesini sağlamıştır. Peygamber Efendimiz Cirana da bulunan su kuyusundan yıkanmış ve orada ihrama girip sahabelerle beraber umre yapmak üzere Kabe’ye doğru yola çıkmıştır. Bizde bu sünnete uyarak aynı kuyunun suyuyla abdest alıp ihrama girdik ve kafile halinde umremizi gerçekleştirdik.

VEDA

Sona doğru Mescid-i Haram civarında bulunan Cin Mescidi, Sancak Mescidi ve Peygamber Efendimizin (asm) İlk Hanımı olan Hz. Hatice’nin ve oğlu Kasım’ın kabirlerinin bulunduğu Muallâ Mezarlığını da ziyaret ederek memlekete dönme hazırlıklarına başladık. Bu arada Mekke´de bulunduğumuz günlerde kafilemizin Hocası İsmail Zorlu ile beraber Mekke Nur Medresesinde yapılan Risale-i Nur derslerine katıldık. Orada haftada iki ders yapılıyor. Bir Arapça bir de Türkçe. Arapça derslere daha çok oranın yerlisi katılırken Türkçe derslere Türkiye’den gelen umrecilerin katılım sağladığını gördük. Arabistan’da yapılan Nur derslerine her gruptan ve milletten talebenin katılması, inşallah ileride ittihad-ı İslama da vesile olacağını kuvvetle ümit ediyoruz.

Mekke’deki son yatsı namazlarımızdan birini kıldıktan sonra otele dönerken otobüste iki genç ile tanıştık. Irak´ın Kürdistan bölgesinden geldiklerini İngilizce konuşarak ifade ettiler. Biri diş hekimliği öğrencisi idi diğeri de öğretmen. Çok iyi Arapça ve İngilizce biliyorlardı. Onlara yine Arapça Risalelerden Haşir Risalesi ve Gençlik Rehberini hediye ettik ve ayrıldık.

Artık ayrılık vakti yaklaşmıştı son tavafımızı da yapıp Beytullah’a veda ederken, son kalan iki Arapça Risaleyi de orada çalışan Suudi Arabistan asıllı iki üst düzey görevliye hediye ettik. Çok memnun oldular. Türkiye’ye selam yolladılar…

—SON—

Okunma Sayısı: 1801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    18.1.2024 12:17:13

    Allah kabul etsin. Risalei Nur hediyesiyle, umrenin asıl maksadı olan tanışma bilişmeyi gerçekleştirmişsiniz tebrikler...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı