"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsrail, Filistin, Gazze, Hamas, Aksa Tufanı... 7 Ekim İsrail’in 11 Eylül’ü mü? - 1

Dr. Aytekin COŞKUN
20 Ekim 2023, Cuma 01:06
11 Eylül saldırısının ABD’yi cezalandırma değil, küresel düzeni değiştirme maksatlı olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Peki, Hamas’ın saldırısı bugün için de asıl hedef İsrail’in el koyamadığı ya da işgal edemediği Gazze ve Batı Şeria’yı da kendi toprakları içine katmanın bir öncü projesi olabilir mi?

Hamas’ın saldırısının anlamı neydi? Yüksek şiddet ve yıkım kapasitesine sahip bir saldırı mıydı, yoksa bir terör saldırısı mı? Ya da topraklarını işgal edene karşı bir başkaldırı niteliği taşıyan saldırı mı idi? Bu olay incelendikçe bilinenin aksine küresel stratejik değişimleri tetikleyecek “süper politik” bir eylem olarak tarihe geçecek. 

Terör örgütlerine genel prensipler eşliğinde biraz dönüp bakalım. Bu örgütler taşeron olarak da zaman zaman büyük devletler tarafından kullanılırlar. Hepsinin içerisinde, özellikle de lider kadrolarında farklı istihbarat teşkilatlarının elemanları bulunur. Bu, onları kontrol etmenin tek yöntemidir. Sıradan terörist; halkını ve ideolojisini düşmana karşı koruduğunu sanırken, kararları alan kadroların kendi pozisyonlarını, örgütün legal-illegal gelir kaynaklarını, değişen uluslararası ittifak sistemlerini, marka ve imajlarını vs. korumak gibi, kısa ve uzun vadeli amaçları, düşünceleri ve bu konuda pazarlıkları olur. Bu yüzden hepsi mücadele ettiklerini iddia ettikleri devlet mekanizmaları ve onun birimleriyle zaman zaman yan yollardan kesişirler. İçle dış her zaman aynı masumlukta görülmeyebilir, dışarıdan görünen ve/veya dışarıya deklare edilenle içerideki yapı farklıdır. 

Terör örgütleri eylemlerini sıklaştırıp şiddetlendirdikçe kamuoyunu şekillendirir, merkez otoritelerin aldığı ya da alacağı baskıcı tedbirleri de bir nevi meşrulaştırırlar. Şiddet kullanan örgüte karşı tabii olarak karşı şiddet kullanan bir güvenlik mekanizması da oluşur. Bu gelişme ekonomik kaynak dağılımını, birey-devlet ilişkisini, politik öncelikleri ve seçmen davranışlarını da belirleyen unsurlara dönüşür. 

11 Eylül saldırısını ele alalım, küresel ölçekte tüm devletler savunma harcamalarını 750 milyar dolar seviyesinden 2,2 trilyon dolar seviyesine yükselttiler. Neredeyse 20 katı artış. 11 Eylül saldırılarını sözde gerçekleştiren El Kaide ve IŞİD, özellikle ABD’nin askeri-endüstriyel kompleksinin arayıp da bulamadığı fırsatı onlara sağladı. O gün itibariyle ABD silah ve savunma sanayi, ürünlerinin pazar payını % 500 oranında arttırmış, neredeyse tüm Ortadoğu ve AB ülkelerine silah satmıştır. Terör eylemlerinin kimleri zenginleştirdiği, yapay oluşturulan terörizmden kazançlı çıkanlarının kimler olduğu sorusunun cevapları ortaya çıkmıştır. 

11 EYLÜL İLE BENZERLİK VAR MI?

Gelelim 11 Eylül saldırısı ile Hamas’ın İsrail’e olan saldırı arasında benzerlikler olup olmadığına... 11 Eylül saldırısının ABD’yi cezalandırma değil, küresel düzeni değiştirme maksatlı olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Peki, Hamas’ın saldırısı bugün içinde asıl hedef İsrail’in el koyamadığı ya da işgal edemediği Gazze ve Batı Şeria’yı da kendi toprakları içine katmanın bir öncü projesi olabilir mi? Akıllara gelen bu soruya cevap arayalım. Hamas saldırısının özünde Filistin halkını koruma, kurtarma ya da İsrail’i cezalandırma amacı var gibi görünüyor. Kazanan için ise, savaşın sonunda her iki tarafın elinde kalanlara bakmamız gerekecek. Hamas’ın bu girişiminin hedefi var olan düzeni değiştirmek içindi, ama şimdiye kadar görünen o ki Filistin halkının çok daha ağır hasar almasını meşrulaştıracak, Gazze’nin tamamen boşaltılmasına da meşruiyet sağlayacak bir adım olarak gelişiyor. 

Tüm dünya ise, ABD’nin ve Antony Blinken’ın domine ettiği şekilde gelişmelere ayak uyduruyor. NATO, BM ve AB gibi birçok devlet toplulukları İsrail’in tutumuna şartsız destek verirken, hatta silah yardımı (Almanya) yapmaya kadar götüren tutum sergiliyorlar. Basın ve yayını, sosyal medyayı inanılmaz bir stratejik üçüncü kol faaliyeti olarak kullanıyorlar. Adeta tüm basını İsrail için dua edecek duruma getirdiler. Filistin topraklarını işgal eden ve yıllarca zulüm eden İsrail mazlum, Hamas ise terörist, Gazze halkı ise önemsiz, zaten insanımsı hayvanlar onlar gibi ifadelerle konuşuyorlar. İsrail Savunma Bakanı, Filistinlileri “İnsanımsı hayvanlar” olarak gördüğünü kameraların önünde söylemekten keyif alıyor. O yüzden Filistinlilerin katledilmesi çok normal. Gazze’de hastaneler, camiler, okullar, işe yarayan tüm binalar vuruluyor. Çoluk çocuk, yaşlı kadın herkes işgalci İsrail’in hedefinde. İnsanlık ve savaş suçu olan fosfor bombası kullanan İşgalci İsrail’e tek bir Allah’ın kulu sen ne yapıyorsun diye soramıyor. Bu gelişmeler kaçınılmaz şekilde oyuna dahil edilmiş gözüküyor. 

7 Ekim saldırısı İsrail yönetiminin uzun süredir aradığı fırsatı buldurmuş gibi gözüküyor. Zira kuruluşundan bu yana her saldırıdan yeni kazanımlarla çıkmış. Sanki bir plan dahilinde işler yürütülüyor. Sessizce Hamas’ın İsrail’in içlerine kadar sızması, onların istediği ortamı mı oluşturdu? İnsanın aklı almıyor. İsrail’in geçici savaş hükümeti kurması, tüm partilerden yeni bakanların kabineye atanması, 300 binin üzerinde yedek askeri hazırlaması, askerî mahkemenin  “uçan kuşu vurun” emri vs. açıklamalar, planın bir parçası şeklinde ortaya konmasını bütün dünya izliyor.

1967’deki savaşta karşısında Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve zaman zaman Irak ve İran olduğu halde kazanan yine İsrail olmuştu. Savaş öncesi ve sonrası duruma bakıldığında, işgal ettiği toprak parçasını 4 katına çıkaran İsrail’in kesin zaferi ile sonuçlanan savaşın kaybedenleri diğer devletler oldu. Mısır’dan Gazze ve Sina Yarımadasını, Ürdün’den Doğu Kudüs ve Batı Şeria’yı, Suriye’den Golan Tepeleri İsrail’in eline geçmişti.

Gelelim bu saldırıya; etki alanı bununla da kalmayacak gibi duruyor. Beklentimiz inşallah tüm bölgeyi saran bir savaşı tetiklemesin. ABD’nin ve İngilizlerin uçak gemilerini Gazze açıklarına getirmesi, ABD’nin işgalci İsrail’e şartsız destek vermesi, bu yaklaşımın ispatları. Aynı zamanda İran’a, Lübnan’a ve Ürdün’e de bir göz dağı sanki. Ben buradayım, işgalci İsrail şu an ne yaparsa siz karışmayın havası ve edasındalar. 

Bir diğer konu ise, bu saldırı, Ortadoğu’da serseri mayın şeklinde hareket eden İsrail’e rağmen özellikle Suudilerle -İran arasındaki gelişmeleri de etkileyecek olması. Uzun yıllardan beri küs olan Suudi Arabistan ve İran’ın Çin’in büyük uğraşılarıyla barış için adım atmaları olmuştu. Bölge için barışın perçinlenmesi aşaması idi. Şimdi başa dönüldü. 

Bu barış ABD’nin hoşuna gitmemiş ki, bu senaryonun içinde ve senaryoyu yazan olduğu zamanla ortaya çıkacaktır. Özellikle Dışişleri Bakanı Antony Blinken, resmi görevle değil bir Yahudi olarak bölgeye geldiğini ifade ederek tarafını net olarak ortaya koymuştur. Ayrıca Mısır devlet başkanı Sisi ile Suriye devlet başkanı Esed, Lübnan ve Ürdün devlet başkanları ile görüşerek bir nevi bu savaşa en ufak bir katkı yapmamaları yönünde onları uyardığını düşünüyorum. Arabistan, İran ve diğer Arap ülkeleri de çok da taraflarını belli etmiyorlar. Katar hariç. En delikanlı onlar çıktı. İnsanlığa karşı zulmü direkt olarak gördüler. Avrupa’ya gaz akışını kestiler. Halklar ise bu tutumun dışında; hem Türkiye’de hem diğer Arap ülkelerinin halkları bu tutumdan çok rahatsızlar. Ama elden gelen bir şey de yok. Türkiye de çok sıkıntılı bir zamanda yakalandı. Ekonomik açıdan zorlu bir süreçte, aynı zamanda yerel seçimler var, eli kolu bağlı şimdilik. Dışişleri bakanı nezdinde tüm dünya ve bölge ülkeleri ile görüşmeler yapıyor. Ama Gazzeli’lerin ahı gökleri kapladı. Bu şekilde giderse Ortadoğu küresel güçlerin bir nevi oyun alanına dönüşecek. İran hâlâ beklemede. Ama bu bekleme uzun sürer mi bilinmez. Çin ve Rusya tarafını belli ettiler, ama ne kadar etkin tavır alacaklar o da belli değil. Gazze’de insanî sıkıntılar had safhada. Elektrik, su, doğalgaz, gıda, tıbbi ilaç ve her türlü malzeme tükendi. Bu tam bir açık hava hapsi ve soykırım aslında.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 3440
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    21.10.2023 21:55:50

    Filistin altmış seneden beri Zalim siyonistler tarafından IŞGAL edilmiş ve milyonlarca masum insanların KATLEDİLDİĞİ bir ülke! İŞGALCİ İSRAİLIN kendini SAVUNMA HAKKI VAR da , MASUM FİLİSTİNİN yok mu? Unutmayın, Sabrın da bir SONU vardır ve ADİL olun lütfen! Madem sivillerin hayatı bu kadar önemli, o halde hemen ZALİM İSRAİLİN "HAMAS mezaliminin" bahanesine sığınarak yapmakta olduğu Katliamları ve yıkımları ve SOY KIRIMINI hemen ama hemen DURDURUN EYYYY AB, BM, NATO, ABD, TÜRKİYE, JAPONYA, Endonezya, Çin, RUSYA ve Alemi İSLÂM ! Bu ZULÜMLERE ve KATLİAMLARA susarak veya gizli açık destekleyerek, maddî ve manevî ORTAK OLMAKDAN artık vaz geçin , geç OLMADAN lütfen!!! Bu işin sonu HÜSRANLIKTIR, PERİŞANLIKTIR! FELÂKETTİR, SOY KIRIMDIR aynı zamanda? Herkes aklını başına almalı, vesselam! Yoksa KIYAMETİN çabuk KOPMASINI mı isteyip arzu ediyorsunuzzzzz???! YAZIKLAR olsun sizlere! Tuuuhhh!

  • Ömer

    20.10.2023 16:30:48

    Binlerce tebrikler ediyoruz.

  • Neslinur

    20.10.2023 11:19:36

    Gün bugündür. Filistin li din kardeşlerimize mali destek sağlayalım. Tıbbi malzeme yokluğundan sirkeyle yaralılara müdahale yapmak zorunda kalan yeryüzü doktorlarını destekleyelim. Filistin li bir yetim kardeşimizi ihh aracılığıyla( güvenilir olması bakımından) mali yönden her ay düzenli bir şekilde nakit olarak destekleyelim inşallah. Özellikle Almanya, Avusturya, Melbourne Yeni Asya okuru kardeşlerimizden ricamızdır🤲

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı