Benim Üstadım
Üstad “şahış yok’’ der siz var dersiniz.
Şahs-ı maneviyi reddedersiniz.
Üstadınız kimdir söyler misiniz?
Bediüzzaman’dır benim ÜSTADIM.
Benim Üstadım der “alma hediye.’’
İnsanın değeri ihlâsa göre.
Himmet parasını aldın ne diye.
‘’Nastan istiğnayı’’ ister ÜSTADIM.
Hizmette gizlilik şüpheyi çeker.
Nifak tohumunu habire eker.
Su-i istimaller başlıyor yer yer.
“Sırrımız yok” diyor aziz ÜSTADIM.
Sizde esas oldu farzları ihfa.
Kebaire girip ettiniz ifşa.
Haramla hizmet var dediniz haşa.
‘’Farzlarda riya yok’’ diyor ÜSTADIM.
Her türlü makamı reddeder Üstad.
Şahs-ı maneviyle olursun abad.
“kâinat imamı’’ yepyeni icad.
“Ders arkadaşıyım’’ diyor ÜSTADIM
Maddî cihad olmaz dahilde elbet..
Bu bir hakikattır böyle kabul et.
Maddî cihad vardır dahilde hayret.
“Buna yasaktır’’ der aziz ÜSTADIM.
Üstadım diyorki “Mekke’de olsam,
Buraya gelirdim çeksem de çok gam.
Dışardan ahkâmla olunmaz İmam.
“Önce Anadolu” diyor ÜSTADIM.
Dahili harici cereyanlar var.
Bunlar bize olmaz hiçbir zaman yar.
Hizmete verirsin elbette zarar.
“Aksiyle tokat yer’’ diyor ÜSTADIM:
Süfyanla dost olup ettiniz hizmet.
Şeytanla, Cebrail barışmaz elbet.
Sonuca bakarsan sade hezimet.
“Beşinci Şuâya bak’’ der ÜSTADIM.
İçtimaî hayat Nurlar’da vardır.
Kıyamete kadar bize miyardır.
Buna aykırılık Nurcuya ardır.
“Bunlara ram olun’’ diyor ÜSTADIM.
Külliyat emanet Tüllab’un Nura.
Sadeleştirirsen düşersin dara.
Rabbim yapanları eder maskara.
“Zecir tokadını yer’’ der ÜSTADIM.
Üstadım bellidir BEDİÜZZAMAN.
Sizinki başkaysa söyle o zaman.
Çakma Nurculuktan vazgeçin heman.
Mehdi-i ahirzaman benim ÜSTADIM.
MEHMET KOVANCI
***
Gözyaşım bir deniz
Gözyaşım bir deniz kalbim asuman
Buharlaşıp çıkar göğe ümidim
Kaplıyor ruhumu bir beyaz duman
Cümlemde birinci öge ümidim
Geceler boyunca yürüyüşüm var
Hep kavga halinde kâr ile zarar
Yedi kat göklerde gerçeği arar
Gün olup menzile değe ümidim
Bir çınar ağacı olmuş muradım
Atarım ileri her gün bir adım
Tedavi oldukça kırık kanadım
Meyveli gür dalı eğe ümidim
Kışların ardından baharlar gelir
Yüksek tepelerin karları erir
İner düz ovaya ferahlık verir
Ye’si her an dövdü döve ümidim
Düşünen yiğitler bulur gerçeği
Sınırından taşmaz aşmaz ölçeği
Fark eder engini bilir alçağı
Onuru haklıca öve ümidim
CEYHUNÎ yürü sen Nurlu yolunda
Olmasın bir fani rütbe kolunda
Karanlık boğulur yolun sonunda
Sadece sevmeyi seve ümidim
Mustafa AVCU (CEYHUNÎ)
***
Çiçekler de tesbih eder
Yaratılan bütün varlık,
Âyine-i Rabbânî’dir.
Tecelligâh-ı esmânın,
Mazhargâh-ı Sübhâni’dir.
Eğer âyne olmasaydı,
Nasıl yansırdı esmâlar?
Ademistana dönerdi,
Bilinmez yedi semâlar.
Mevlâmız çiçek yaratmış,
Rayhaları ayrı ayrı.
Lâle, sümbül, iğde, nergis,
Renk ve koku farklı farklı.
Bin bir esmâ-i İlâhî,
Mazhargâh-ı ayrı ayrı.
İsm-i azâm gölgesinde,
Birleşir mâkesi aynı.
Muhabbetle kâinatı,
Hepsini Allah (cc) yarattı.
Tecellî eylemek için,
Şefkat ve sevgiyi kattı.
Her varlık Rabbi zikreyler,
Farklı dille tesbih eder.
Ben de esmâ-i hüsnânın,
Küçük âynesiyim derler.
Mâdem Hakk’ı zikreder,
Küçük de olsa büyüktür.
Dünya, âhiret tarlası,
Tecelligâh-ı hüsündür.
Âyine-i Samedânî,
Bir mescid-i Sübhâni’dir.
Güzelliklerle bezenmiş,
Nazargâh-ı Rahmânî’dir.
Bütün zerrât tesbih eder,
Sâniini tenzih eder,
Zikirleri, lisanları,
Anlaşılmaz farklı diller.
Herşey Hakk-ı tesbih eder,
Dillerini bilmezsiniz.
Halisâne dinleyince,
Manâyı fehmedersiniz.
Çiçekler de tesbih eder,
Rablarını zikreylerler.
Sabahleyin, akşamleyin,
Dâim Allah Allah derler.
***
Gördün bir rüya
Ne kahve isteriz ne kahvehane,
Samimî dost ile hâlvet şahane,
Hoş sohbet meclisi gönül şen olur,
Gül goncaya durur bülbül şen olur.
Sonbahar, kış geçer bahar, yaz gelir,
Can sevdaya düşer sehhâr naz gelir.
Kuşlar cıvıl cıvıl gülümser çiçek,
Rüzgârda bir şarkı fır döner köçek.
Bağlar renk cümbüşü her yanda ahenk,
Tarifi nâ mümkün söz olmaz mihenk.
Gel tefekkür eyle akıl hayrette,
Gayrı göz kamaşır bunca gayrette.
Afâk ve enfüse var nazar eyle,
İlim ve irfanla fikir kâr eyle.
Her san’at harika muhteşem eser,
Sonsuz bir kâinat hiç bitmez sefer.
Arz canlı saraydır güneş bir fener,
Ay gece lambası kimin bu hüner.
Her iğneye usta hârfe kâtip var,
Perde ardında sır gaybi hatip var.
Hâl dili konuşur kaç kişi dinler,
Beyin çatlatırca kim var ki inler.
Uslu kaç kez doldu boşaldı dünya,
Göçersin şu handan gördün bir rüya.
Z. GÜNGÖR USLU