"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

O zat (asm) ebedî saadetin vesilesidir

Risale-i Nur'dan
27 Nisan 2024, Cumartesi
Gel, bu zamandan tecerrüd edip, fikren Asr-ı Saadete ve hayalen Cezîretü’l-Arab’a gidiyoruz. Tâ ki, Resul-i Ekremi (aleyhissalâtü vesselâm) vazife başında ve ubudiyet içinde görüp, ziyaret ederiz.

Bak: O zat, nasıl ki risaletiyle, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; onun gibi, ubudiyetiyle ve duasıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve Cennetin vesile-i icadıdır.

İşte bak: O zat, öyle bir salât-ı kübrada, bir ibadet-i ulyada saadet-i ebediye için dua ediyor ki, güya bu cezire, belki bütün arz onun azametli namazıyla namaz kılar, niyaz eder. Çünkü ubudiyeti ise, ona ittiba eden ümmetin ubudiyetini tazammun ettiği gibi, muvafakat sırrıyla, bütün enbiyanın sırr-ı ubudiyetini tazammun eder. Hem o, salât-ı kübrayı öyle bir cemaat-i uzmâda kılar, niyaz ediyor ki, güya benî Âdem’in Hazret-i Âdem’den asrımıza kadar, belki kıyamete kadar bütün nuranî ve kâmil insanlar ona tebaiyetle iktida edip, duasına “Âmin” derler. HÂŞİYE

Bak: Hem öyle beka gibi bir hâcet-i amme için dua ediyor ki, değil ehl-i arz, belki ehl-i semavat, belki bütün mevcudat niyazına iştirak edip lisan-ı hâl ile, “Oh, evet yâ Rabbena! Ver; duasını kabul et. Biz de istiyoruz” diyorlar. Hem bak, öyle hazinâne, öyle mahbubâne, öyle müştakane, öyle tazarrukârâne saadet-i bâkiye istiyor ki, bütün kâinatı ağlattırıp, duasına iştirak ettiriyor.

HÂŞİYE: Evet, münâcât-ı Ahmediye (asm) zamanından şimdiye kadar bütün ümmetin bütün salâtları ve salâvatları onun duasına bir âmin-i daimî ve bir iştirak-i umumîdir. Hatta ona getirilen her bir salâvat dahi onun duasına birer âmindir ve ümmetinin her bir ferdi, her bir namazın içinde ona salât ve selâm getirmek ve kametten sonra Şafiîlerin ona dua etmesi, onun saadet-i ebediye hususundaki duasına gayet kuvvetli ve umumî bir âmindir. İşte bütün beşerin fıtrat-ı insaniyet lisan-ı hâliyle, bütün kuvvetiyle istediği beka ve saadet-i ebediyeyi, o nev-i beşer namına Zat-ı Ahmediye (asm) istiyor ve beşerin nuranî kısmı, onun arkasında “Âmin” diyorlar. Acaba hiç mümkün müdür ki, şu dua kabule karin olmasın?

Sözler, Onuncu Söz, 5. Hakikat, s. 90

LÛ­GAT­ÇE:

arz: yer, dünya.

Cezîretü’l-Arab: Arap Yarımadası.

enbiya: peygamberler.

hâcet-i amme: herkesin ihtiyacı olan şey.

ibadet-i ulya: en yüce ibadet.

karin: yakın.

muvafakat: birbirine uygun gelme, uzlaşma.

risalet: peygamberlik.

saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk.

salât-ı kübra: en büyük namaz, dua.

sebeb-i husul: meydana gelme sebebi.

sebeb-i vücud: varlık sebebi.

tazammun etmek: içermek, içine almak.

tazarrukârâne: yalvarıp yakararak.

ubudiyet: kulluk.

vesile-i vusul: kavuşma sebebi.

Okunma Sayısı: 1146
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı