"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karne gününe dair notlar

Emine ÖZDEMİR
20 Ocak 2018, Cumartesi
2017-2018 eğitim öğretim yılı 1. dönemi, 19 Ocak Cuma günü yaklaşık 18 milyon öğrencinin karne almasıyla sona eriyor. Öğrencileri ve ebeveynleri tatlı bir heyecan bekliyor.

Karnenin beklentilere uygun olmaması; evde ebeveynler ve çocuklar arasında gerginlik yaşanmasına yol açabiliyor. Bunun en önemli sebebi, karneye yüklenen anlamın gerçekçi olmamasıdır. Karneye gereğinden fazla anlam yüklemek, hem öğrencilerin, hem de ebeveynlerin hayal kırıklığı yaşamasına yol açıyor.

Karne sadece öğrencinin derslerle ilgili performansını yansıtan bir belgedir. Karne, çocuğun kişiliğini ölçmez, değerini belirlemez.

Öğrencileri gösterdikleri performansa göre; başarılı –başarısız veya çalışkan– tembel olarak ikiye ayırmak ve öğrencileri bu iki kutbun içine hapsetmeye çalışmak sağlıklı bir değerlendirme olmaz. Çünkü bu değerlendirme, insan fıtratı ile bağdaşmayan ve gerçekçi olmayan bir değerlendirmedir. Bu mantıkla yaklaşırsak; başarılı bir kişinin, geçmişinde ve geleceğinde hiç ‘başarısızlık’ yapmaması gerekir. Öte yandan, başarısız bir kişinin de geçmişinde ve geleceğinde hiç ‘başarı’ göstermemesi gerekir. Bu da gerçekçi bir düşünce değildir. Çünkü hiçbir insan tamamen başarılı veya tamamen başarısız değildir. Bu yüzden başarılı-başarısız, çalışkan-tembel gibi etiketlemelerden kaçınmak gerekir. Bunun yerine kişiyi sergilediği performansın düzeyine göre değerlendirmek daha doğru olur. Meselâ ‘Ayşe, genelde başarılı performansları daha çok olan, ama arada sırada başarısız performansları da olan biridir’ şeklinde değerlendirmek daha gerçekçi bir yaklaşım olur.

Öğrencinin başarısız performansları fazla ise:

Çocuklarımızın performansının yüksek olmasını beklememiz anlaşılabilir bir istektir. Ancak tercih etmesek de çocuklarımızın bazı derslerdeki performansları yetersiz olabilir. Başarılar kadar başarısızlıklar da hayatın bir parçasıdır. Bazen başarısızlıklar, öğrenmenin daha kalıcı olmasını sağlar. Başarısızlıklar, başarının gerisinde duran en önemli öğretmendir. Neyi, neden yapamadığımızı ve neyi farklı yapmamız gerektiğini öğretir. Ayrıca başarısızlıklar, başarının kıymetinin anlaşılmasına yardımcı olur.

Ebeveynler ne yapabilir?

Ebeveynler; öncelikle çocuklarının gösterdikleri çabayı takdir etmelidir. Sonrasında yetersiz oldukları veya geliştirmeleri gereken yönleri fark etmelerini sağlamalı ve bu konuda yapılabilecek çalışmaların uygulanmasına yardımcı olmalıdır. Bu süreçte çocukları suçlamak, başka çocuklarla kıyaslamak, yargılamak, cezalandırmak doğru değildir. Bu tür olumsuz yaklaşımlar; evden kaçma, intihara teşebbüs gibi geri dönülmez neticelere sebep olabilir.

Başarı en büyük ödüldür

Çocuğa bir dönem gösterdiği çabadan dolayı emeğinin karşılığı olarak maddî değeri yüksek olmayan bir hediye alınabilir ancak bu hediyeyi notların yüksekliğine ve sonuca bağlamak doğru değildir. Bazen çocuklar çaba göstermesine rağmen istenilen sonuca ulaşamayabilirler. Bu yüzden yüksek notların ödüllendirilip, düşük notlara yönelik herhangi bir hediye verilmemesi çocuğun çabasının değil de sonucun ödüllendirildiği anlamına gelir.

Ayrıca çocuğun gösterdiği performans sonucunda başarıya ulaşması, çocuk için en büyük ödüldür. Başarı tek başına kişiye doyum sağlayan bir sonuçtur. Bunun için ekstra bir ödüle gerek yoktur. Daha önce de belirtildiği gibi verilecek hediye (ödül değil); yüksek notlara değil, gösterilen çabaya yönelik olmalıdır.

Öğrencilere tavsiyeler

Son olarak öğrencilere de şunları söylemek istiyorum: “Yüksek notlara sahip olmak elbette ki istediğiniz bir sonuçtur ancak tercih etmeseniz de bazen istemediğiniz notlarla karşılaşabilirsiniz. Sınav sizin sadece bilgi düzeyinizi ölçer, kişiliğinizi ölçmez. İstemediğiniz notlarla karşılaştığınızda kendinizi olumsuz sıfatlarla etiketlemeyin. Olumsuz sıfatla kendinizi etiketlediğinizde beyniniz bu etikete uygun düşünceler ve eylemler geliştirir. Beynimizin en önemli özelliklerinden biri mantık fanatiği oluşudur. Yani her beyin, yapılan davranışlarda tutarlı bir mantık arar. Bu mantık gerçekçi olmasa bile beyin için mantık tutarlılığı daha önemlidir. Meselâ kendinizi tembel ve başarısız olarak etiketlerseniz mantık silsilesiniz, muhtemelen şu şekilde gelişir. ‘Ben başarısızım, çalışsam da zaten anlamıyorum. O halde boşuna uğraşmayayım.’ Bu inanışın sonucunda büyük ihtimalle ders çalışmaktan kaçınırsınız. Bunun yerine şöyle davranmanız daha olumlu sonuçlar doğurur. Başaramayacağına inansanız bile zoraki de olsa her gün en az 15 dk. masaya oturup ders kitabı açtığınızda ve bunu 1-2 hafta sürdürdüğünüzde, beyniniz inanışınızla ilgili tutarsız gördüğü bu davranış için yeni bir inanış geliştirmeye başlar. Böylece tembel olarak etiketlediğiniz inancınızı sorgulamaya, tembel olmadığınıza ve gayret gösteren biri olduğunuza dair yeni bir mantık geliştirmeye başlarsınız.”

Okunma Sayısı: 1615
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı