"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu taksimi kim yapar?

Faruk ÇAKIR
22 Eylül 2023, Cuma
Türkiye’nin imkanları 80 milyon arasında adaletle paylaşılabilmiş olsa acaba sıkıntı çeken milyonlarca kişi olur muydu? Pek çok sıkıntısına rağmen ülkemizin imkanları yine de 80 milyon insana yeter de artar. Fakat elde edilen gelirler adaletli bir şekilde paylaşılmadığı için az sayıda kişi ‘krallar’ gibi yaşarken milyonlarca kişi de maalesef sefil bir hayat sürüyor.

En büyük hatalardan biri de, geçmişteki fukaralıklarla bugünün kıyaslanmasıdır. 2023 yılını, 1960 ya da 1980’lerle kıyaslayıp “Eskiden bir köyde tek araba bile yoktu. Şimdi her evde araba var” demek insanın kendini yanıltmasından başka bir şey değildir. Aradan geçen yıllar boyunca Türkiye hiç ilerlemeseydi mi? Hem, 2023 yılında insanların arabaya sahip olması niçin ‘lüks’ ya da zenginlik ölçüsü olarak görülüyor ki? Eğer kıyaslama yapılacaksa diğer dünya ülkelerinin sahip olduğu imkanlarla bir kısaylama yapılması daha isabetli olur. Ayrıca “Dedelerimiz çarık giyiyordu. Biz köylerde ‘kara lastik’ giyiyoruz. O halde zenginiz” demek Türkiye ve dünya gerçeklerine uygun mudur? Yani 2023 yılında da milleti çarık giymeye müstehak görmek doğru olur mu? İhtiyaçlar arttığına göre bu ihtiyaçların ne ölçüde karşılanabildiğini dikkate almak gerekmez mi?

Türkiye’deki gelir dağılımı eşitsizliği rakamlara da yansımış durumda. Konu ile ilgili bir habere göre işgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2019’de yüzde 31,3 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar gerilemiş. (...) İşçilerin payındaki en sert düşüş ise rafa kaldırılan “yeni ekonomik model” döneminde oldu. İşçigücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2021’de yüzde 26,8 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar geriledi. Bu oran 2019 yılında yüzde 31,3 idi. Buna göre son üç yılda işçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetti. (tr.euronews.com, 19 Eylül 2023)

Özetin özeti: Son üç yılda işçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetmiş. Türkiye’yi idare edenler; “İşçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetmişse kaybetmiş, bize ne!” diyebilir mi? Bu tablo her geçen gün biraz daha fazla çalışanın, fakir ve fukaranın aleyhinde işlemiyor mu? Nerede kaldı ‘adil paylaşmak?’

Devletin ve milletin imkanlarını belli sayıda kişilere aktaran uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli ve alt gelir grupları da “insansa yaşayacak” şekilde imkanlara kavuşmalı. 

Mevcut durum ancak şairin dediği gibi; “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” şeklinde açıklanabilir...

Okunma Sayısı: 1693
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    22.9.2023 09:33:34

    "Eskiden bir köyde tek araba bile yoktu. Şimdi her evde araba var”...Evet var, hepsi var da, depoyu fulleyecek, çifte MTV'yi,ÖTV, KDV'yi ödeyecek, paralı Oto yollar ve tencereyi dolduracak, çoluk cocuğun cebine koyacak harçlık, çay-kahve-simit ısmarlayacak PARA acaba nereye gitti, kimlerin cebine girdi ve giriyor? Sıkıntı çoook çoook büyük, fakat kim haklı, kim haksız bir türlü belli deyil mi? Daha uyanamadık maalesef! Ninni ve sihir hayli tesirliymiş demekki! Allah c.c yar ve yardımcımız olsun inşaallah, Amiiin.

  • Salih baş

    22.9.2023 07:25:56

    Bu taksimi vicdanı susmuş kötülük yapma kabiliyeti kainat kadar geniş bir varlık yapıyor ama bu millette haketti devam

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı