Hayatı ve eserleri orta yerde olduğu halde, yine de yanlış tanıtılmak istenen bir âlim ve kitapları var: Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur Külliyatı...
İslâma ve inançlara mesafeli olanların Risale-i Nur eserlerine ve Said Nursî’ye itiraz etmesi bir ölçüde anlaşılabilirse de, mütedeyyin insanların bu eserler ve müellifine karşı çıkmasını, en azından mesafeli durmasını anlamak mümkün değildir.
Ara sıra nükseden itirazlardan biri yakın zamanda yine tekrarlandı. Bir gazeteci, özetle Risale-i Nur eserlerinin faydalı olmadığını ileri sürüp temelsiz iddiaları dile getirdi. Temelsiz iddiaları tekrarlamaya gerek yok, ancak Risale-i Nur’a çok büyük haksızlık ettiğini görmek için işaret bakımından bazılarını özetle hatırlatmak icap eder.
Temelsiz iddiaların bir kısmı şöyle: “Müslümanların bugününe tek 1 lahza ve zerre faidesi olmayan,” “Risale’nin inşa ettiği tek bir öncü, (...) figür - insan - portre - model bulamazsınız”, “(bu eserleri) Türkiye - Müslümanlık - İslamcılık literatüründen çıkarmalıyız,” “Tek faydası olmadı Türkiye’ye.”

2023 Türkiye’sinde yaşananlara bakıp da Risale-i Nur hakkında bu derece temelsiz, yanlış, insafsız iddialar ileri sürülebilir mi? Milyonların imanını kurtarmış olan bu eserleri kim ‘faydasız’ diye damgalayabilir? Neye dayanarak ‘öncü figür-insan bulamazsınız’ denilebilir? Ve neye dayanarak Türkiye literatüründen çıkarmaya ahdedebilirsiniz? Nasıl olur da bu eserlerin Türkiye’ye faydası olmadı denilebilir?
Bu iddialar o kadar temelsiz ki, bunları ileri sürenlere sadece acınır. Ayrıca bu iddiaları yalanlamak ve bunlara itiraz etmek için yazmaya da gerek yok. Bu eserlerden istifade etmiş ve istifade etmeye devam eden milyonlarca kişi bu iddiaları fiilen tekzip etmiş olmuyor mu? Yurt içinde ve yurt dışında bu eserleri okuyan ve istifade eden milyonlarca kişi “Bu eserlerle biz hayatımızı kurtardık” demiş olmuyor mu?
Hiç kimse bu iddiaları dile getirenlere kızdığımızı zannetmesin. Belki, bu eserlerden istifade edenlerin daha gayretli çalışması gerektiği akla gelmiş olur.
Türkiye’den ve dünyanın değişik ülkelerinden ilim adamlarının Risale-i Nur hakkındaki ilmî çalışmaları ortadayken böyle bir temelsiz iddiayla ortaya çıkmak ve kabul görmek mümkün olabilir mi? Hiç kimsenin bu eserlerle ilgili ‘övgü’sü olmamış olsa bile, bunları okuyanların ve istifade edenlerin şahitliği yetmez mi?
Risale-i Nur eserlerinin farkı ortadadır. Bu eserleri okuyanların ‘model’ olduklarına da yine hem Türkiye, hem dünya şahittir. Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur o kadar muhkemdir ki, değil bir “nasipsizin” iftirası; binlerce iftira bile bunu gölgelemeye yetmez. Hâzâ min fadli Rabbî.