"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlahî ikaz ve deprem

Fatih Yokuş
08 Şubat 2024, Perşembe
Deprem gibi umumî musibetlere “İlahi ikaz” denilmesinin yanlış olduğunu söyleyenler var.

Japonya gibi ülkeleri örnek göstererek tedbirden sorumlu olanları değil de işin uhrevi boyutunu anlatan kesime hakaret edenler de var. Bu tür hakaret ve söylemler yanlıştır. Her işte olduğu gibi depremin de maddi ve manevi boyutu vardır.

Görev ve sorumluluklar belli olduğundan imarda maddi ciheti ile sorumlu olanlar; depremin neden olduğu, mal ve can kaybında onların payı büyüktür. Çünkü “Deprem değil ihmal öldürür.”

6 Şubat 2023 tarihinde saatler 04.17 de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ardından saat 13.24 de ise 7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem oldu. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Osmaniye, Adana ... Gibi büyük il ve ilçelerde büyük yıkıma sebep oldu. On binlerce bina yıkıldı. Bir o kadar da ağır hasar alanlar oldu. Elli binden fazla insanın ölümüne, bir o kadarda yaralanma ve sakat olmasına neden oldu. İki büyük depremin kısa aralıklarla aynı alanda olması eşine nadir rastlanan bir felakettir. Deprem; maddi ve manevi büyük yıkımlara sebep oldu. Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın.

Bediüzzaman: “Zelzele gibi vâkıalar olan şu hadisât-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değildir” diyor.

“Çok zâhirî musîbetler var ki, İlâhî birer ihtar, birer ikazdır.” (İman ve Küfür Muvazenesi)

Nasıl ki bir anne evladını terbiye etmek, büyük yanlışları yapmasını önlemek ve eğitmek için gerektiğinde şefkatli biçimde darp eder.

Yüce Allah da deprem gibi umumî musibetler ile insanları ikaz etmekte, manevi kusurların yanında maddi tedbirin alınmaması durumunda neler olacağını “şefkat tokadı” ile bizleri uyarmaktadır. Japonya’da aynı büyüklükteki bir deprem ile ülkemizdeki depremi kıyasladığımızda tedbir alınmadığında yıkımın ne kadar büyük olacağını gösteren ilahi bir ikazdir.

“Vazifemizi yapıp vazife-i ilahiye karışmama” düsturu ile hareket etmek yerine “vazifesini yapmayıp vazife-i ilahiye karışma” neticesi nelere mal olduğunu gösteren ilahi bir şefkat tokatıdır.

İktidar, ilgili bakanlık ve belediye olmak üzere imardan sorumlu tüm kesim ile, binanın yapımından ta teslimatını yapana kadar sorunlu olan birimlerinin yetkililerinin sorumluluğu unutulmamalıdır.  Bu tür umumî musibetler bize ders olmalıdır. Maddi ve manevi kusurlarımızı gözden geçirmeliyiz.

Maddi tedbirler almalı, manevi temizlik için de tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Selam ve dua ile.

Okunma Sayısı: 1188
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kazım

    8.2.2024 20:45:02

    O' nun bilgisi haricinde bir yaprak bile düşmez ki fay hattı kırılsın ! Enâm 59 Komşunun güneşini engelleyen binaların yapılması peygamber efendimiz (sav) tarafından yasaklanmıştır.

  • Semanur Tunoğlu

    8.2.2024 12:27:06

    Güzel bir yazı. Depremleri sadece maddi kusurlara bağlamamalı. Manevi kusurları da hesaba katmalı. Maddi olarak depremde yıkılmayacak binalar yapsak bile günahları terk etmemiz gerekiyor. Yoksa o sağlam yapıların gününü göremeyiz.

  • fikret aydoğdu

    8.2.2024 03:30:33

    " Vazifemizi yapıp vazife-i ilahiye karışmama” düsturu ile hareket etmek yerine “vazifesini yapmayıp vazife-i ilahiye karışma” neticesi nelere mal olduğunu gösteren ilahi bir şefkat tokatıdır." Genelde de sıkıntımız bu değil mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı