"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fizyolojiden marifetullah mesajları -1

Feyzullah ERGÜN
18 Şubat 2019, Pazartesi 01:00
İnsan varlığının bir damlacık sudan başlayan hayat yolculuğu (120 milyon spermden yalnız bir tanesi), çeşitli değişim ve olgunlaşmalar göstererek, vazifeli gönderildiği dünya misafirliğini, saray sahibinin razı olacağı tarzda bitirmekle, ebedî saadete ulaşmış olacaktır.

Bu yolculuğun en sağlam güvencesi, iman pasaportudur. Selâmet ve huzur limanlarına ulaştıracak bu seyahatin yol haritası, marifetullah esasları ve mana-i harfî dürbünü, vazgeçilmez ihtiyaçlarımızdır. Bu seyahatte, insanın kendi mahiyetini ve iç yapısını tanıması, ona verilen değerin derecesini anlamasına da vesile olacaktır.

İnsan, neden ve nasıl yapıldığını anlamakla, bu mu’cize vücudun sanatkârını tanıyarak, ilim ve kudretine hayran oldukça, marifetullah yolunda mesafe alabilecektir. Bu yolculukta ise, sağlam ve hassas bir pusula gerekmektedir. Bu pusula ise, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin elimize teslim ettikleri Risale-i Nurlar ve özellikle 32. Söz’dür. Burada canlıların, özellikle insanın hücre, doku ve organlarının fonksiyonlarını ve bu fonksiyonların nasıl yerine getirildiğini inceleyen bir bilim dalı olan, insan fizyolojisinin temel prensipleri, en son yayınlanan bilgilerle birebir örtüştüğü gibi, kısa ve veciz olarak izah edilmiştir. Bediüzzaman Hazretleri’nin, bedendeki hüceyre olarak tabir ettikleri menzilcikten bahsederken “O hüceyre, ben çendan küçücük bir şeyim. Fakat pek büyük vazifelerim, pek ince münasebetlerim ve bedenin bütün hüceyratına ve hey’et-i mecmuasına bağlı alâkalarım var. Ezcümle, evride (toplardamarlar) ve şerayin (atardamarlar) damarlarına ve hassase (duyu sistemleri) ve muharrike (hareket ve uyarı) asaplarına ve cazibe (çekim), dafia (savunma), müvellide (çeşitli fonksiyonlarda vazifeli), musavvire (şekilleri arşivleme) gibi kuvvelere karşı derin ve mükemmel vazifelerim var. V.d.” 1 buyurarak, hücreyi konuşturmaktadır.

İnsan vücudunun gözle görülemeyen, en küçük yapıtaşı olan bu mu’cize odacıkta, hayatın bütün fonksiyonları icra edilmektedir. Her insanda toplam 25 trilyon kırmızı kan hücresi (eritrosit), oksijeni akciğerlerden dokulara taşır. Bunlardan başka, değişik fonksiyonları bulunan 75 trilyon hücre daha bulunur. Toplam olarak insan vücudunda 100 trilyon aktif hücre bulunmaktadır. “Bedendeki hücrelerin çoğu, birbirinden belirgin biçimde farklı olsa da, bütün hücreler, belli temel nitelikler açısından birbirine benzer. Meselâ, bütün hücrelerde hücre işlevlerinin gerektirdiği enerjiyi sağlamak için oksijen, karbonhidrat, yağ ya da proteinlerle tepkimeye girer. Üstelik besinleri enerjiye dönüştüren, genel mekanizmalar, bütün hücrelerde temel olarak aynıdır ve bütün hücreler kimyasal reaksiyonların son ürünlerini, kendilerini çevreleyen sıvıya verirler. Ayrıca hemen bütün hücrelerin kendilerine benzer hücreler üreterek, çoğalma yeteneği vardır. Erişkin insan vücudunun % 60’ı iyon ve diğer maddelerin sudaki çözeltisinden oluşan bir sıvıdır. Bu sıvının büyük bölümü, hücrelerin içinde bulunur ve hücreiçi sıvı (intraselüler sıvı) adını alır. Üçte biri ise, hücredışındaki alandadır ve hücredışı sıvı (ekstraselüler sıvı) olarak isimlendirilir. Hücredışı sıvı içinde bulunan iyon ve besinler, hücrelerin canlı kalmasını sağlar. Bütün hücreler aynı ortam içinde yaşadıklarından, hücredışı sıvı, vücudun iç ortamını oluşturur. Hücreiçi sıvı, hücredışı sıvıdan büyük ölçüde farklıdır. Hücredışı sıvıda bulunan sodyum ve klor iyonları yerine, hücreiçinde büyük miktarda potasyum, magnezyum ve fosfat iyonları bulunur. Hücre zarlarından iyonların geçişini düzenleyen özel mekanizmalar, bu farklılığı korur.”  2

Bir şeyden her şeyi yapabilen, sonsuz ilim ve kudret sahibi Zât-ı Zülcelâl (cc), bir milyon tanesi yan yana getirilebildiğinde, bir toplu iğne başı kadar yer işgal edebilecek hücre odacıklarında, harika ve mu’cize faaliyetler icra etmektedir. Hücrelerin, ciltleri doldurabilecek, baş döndürücü ve insan aklının kavrayamayacağı, fonksiyon ve organizasyonlarını, bazı filozoflar fikirleri saptırarak, inkâr yollarını tercih etmişlerdir. Bunlardan İngiliz filozof ve matematikçisi Bertrand Russel “İnsan karaya vuran dalgaların getirdiği garip bir rastlantıdır, bir bakıma” diyebilme mantığını seçmiştir. Bir başka sağlıksız, kısır düşünce ise, Charles Darvin ve arkadaşı Haeckel tarafından, hücre “içi jöle dolu, basit bir yapı” olarak tarif edilmiştir. Bu yanlış düşüncelerin, mantık dışılığı açıkça görülmektedir. Ufacık bir aletin bile, kendiliğinden meydana gelemeyeceği düşünüldüğünde, bu kadar muhteşem bir sistemin, kendi kendine ortaya çıktığını söylemek, sağlıksız bir ifsad mantığının ürünü olabilir.

Cenab-ı Hakk’ın (cc) ilim ve kudretini yansıtan bu hüceyreler, “şaşırtıcı ve olağanüstü bir şekilde, teknolojik ve çok kompleks bir yapı olarak önümüze çıkmaktadır. Kendi enerjisini, kendi yapan her bir hücre, milyonlarca atomdan ibarettir. 2011’de toplanan The American Society for Cell Biologi (Amerikan Hücre Bilgisi Topluluğu) günlerce, sadece “tek bir canlı hücre”yi ele almış ve sadece o tek hücre içindeki proteinlerin düzenini konuşmuştur. İçi tamamen karanlık olan, her bir hücrede, binlerce protein nasıl yapılmakta, yine karanlık damarlardan geçerek, gerekli yerlere nasıl varmaktadır? 

Bu kadar çabaya rağmen bunlar, HENÜZ CEVAP BULMASI MÜMKÜN OLMAMIŞ SORULAR durumundadır. Vücudumuz için gerekli yapı taşları olan albümin, hemoglobin, hormonlar gibi yaklaşık, 50.000 çeşit protein ve molekül, bu hücrelerde her an üretilmektedir. 

Kendi enerjisini içine aldığı şekeri kullanarak, mitokondrilerde üreten hücreler, çekirdeklerindeki kromozomlarda bulunan DNA zincirini sürekli kopyalayarak, bu üretimlerini gerçekleştirirler. Hücrelerde üretilecek olan, bütün enzim ve proteinlerin bilgisi detaylı olarak, DNA zincirinde kayıtlıdır.

İnsanın her hücresinde, bedeniyle ilgili bütün bilgiler vardır. Yani “PARÇADA BÜTÜN MEVCUTTUR.” Fakat farklı organların, hücrelerinin fonksiyonları ve ürettikleri ürünleri farklıdır. Bilindiği gibi, her birim hiyerarşik olarak bir üst birimin yönetimi ve denetimi altındadır ve bu sistem böylece mükemmel bir şekilde ve aksamadan sürer, gider. Hayret ve hayranlık uyandıran bu yapıda, ŞANSA VE TESADÜFE TRİLYONDA BİR BİLE OLSA YER YOKTUR. Bilim adamlarına göre, hücrelerdeki yenilenme sayesinde, vücudumuzun % 98’i her yıl değişmektedir. Her yıl olan bu değişikliğe rağmen, biz değişmemekte ve aynı olarak kalmaktayız. Bu oldukça dikkat ve ilgi çekici bir durumdur. Hücreler arasındaki norm dışı değişikliklerden bahsedersek, oluşan atipik hücreler, normal şartlarda bir mekanizma tarafından yok edilir.” 3

SAĞLICAKLA KALIN

Dipnotlar:

1) Bediüzzaman Said NURSÎ, Sözler, s. 965, Yeni Asya Yayınları 2004.

2) Prof. Dr. Arthur GUYTON- Prof. Dr. John HALL, Tıbbî Fizyoloji, s. 5 Nobel Tıp Kitabevi 2007.

3) Dr. Kemal TEKDEN, İnsanın Sırrı, s. 40 Hayat Yayınları 2013.

Okunma Sayısı: 3343
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı