"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Erdoğan'ın ilk müsteşarı, eski Bakan Dinçer'den referandum yorumu

17 Nisan 2017, Pazartesi 13:54
Eski Milli Eğitim Bakanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan Ömer Dinçer, yüzde 48.6 "hayır" oyuna karşılık yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edilen anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak "İdeal bir güçler dengesine sahip olmayan devlet yapısı, birçok akut veya kronik soruna gebe görünüyor, dolayısıyla şartlar mutlaka yeni bir düzenlemeye zorlayacak kanaatindeyim" dedi.

Ömer Dinçer'in Habertürk'te "Referandumdan sonra" başlığıyla yayınlanan yazısından bazı bölümler şöyle:

Yazımı gazeteye gönderdiğimde henüz oy kullanma süreci tamamlanmamıştı. Bu yüzden yazımı ihtimaller üzerine yazıyorum.

Siz bu yazıyı okurken, referandumun sonuçları ne olursa olsun, millet son sözü söylemiş olacak. Herkesin milletin iradesine saygı göstermesi ve sonucu kabullenmesi gerekir. Bundan sonrası için “Ülkemize hayırlı olsun” diyeceğiz.

Kamuoyu yoklamalarına ve genel kanıya göre, oylamadan “Evet” çıkma ihtimali daha yüksek görünüyor. Beklentilerin gerçekleşmesi durumunda, Türkiye yeni bir hükümet sistemine uyanacak. Artık “Yeni Türkiye” fikri gerçekleşmiş olacak.

Uygulamadaki “parlamenter sistem”, bünyesinde müzminleşmiş pek çok sorunu barındırıyor ve yozlaşmış durumdaydı. Ancak yeni sistem de daha başlangıçta birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Özellikle yeni sistem tasarlanırken, sadece başbakanın, bakanlar kurulunun kaldırılması ve başkanın güçlendirilmesi yaklaşımının benimsenmesi nedeniyle devletin diğer öğeleri üzerine etkisi göz ardı edildi.

Fren-denge sistemi

Halbuki devlet karşılıklı bağımlılık ve etkileşim içinde olan birçok parçadan oluşan bir bütündür. Bu bütünün kendisinde veya unsurlarında yapılan bir değişikliğin, her bir öğeye etkileri göz önüne alınmadan yapılması, ileride yapısal sorunlara neden olur. Nitekim, bunu tahmin eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Şükrü Karatepe, “Uygulamaya geçtikten bir süre sonra bazı değişiklikler yapılabilir” dedi.

(...) Yeni sistemde Cumhurbaşkanı hem icrai yetkilerle güçlendi, hem de kamu kaynaklarını kullanacak. Ayrıca il müdürlerinden bakanlara kadar bütün atamalarda tek başına Cumhurbaşkanı’nın karar vermesi nedeniyle merkezin gücü tahkim edilecek. Ancak vesayetin kalktığı yerde, hukuki denetimin güçlendirilmesi gerekir.

Bazıları yasamanın, halkın seçtiği başkanı denetleyemeyeceğini, halk denetiminin yeterli olacağını düşünebilir. Ancak kamu kaynaklarını tahsis yetkisi (bütçe yapma hakkı) yasamadadır. Dolayısıyla kamu kaynaklarının doğru, etkin ve hukuka uygun kullanımını denetleme hakkı da yasamada olur. Bu açıdan, dış denetim sistemlerinin güçlendirilmesi, yasama denetiminin artırılması gerekir. Bu noktada devletin şeffaflığını artıracak ve siyasetin finansmanını daha doğru ve sağlam bir zemine oturtacak düzenlemeler yararlı olacaktır.

Kısa veya uzun bir vadede mutlaka kuvvetler arasındaki “fren ve denge” sistemini yeniden düzenlemek gerekecek. İdeal bir güçler dengesine sahip olmayan devlet yapısı, birçok akut veya kronik soruna gebe görünüyor, dolayısıyla şartlar mutlaka yeni bir düzenlemeye zorlayacak kanaatindeyim.

Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu yeni duruma göre gözden geçirilerek daha demokratik bir yapı oluşturulabilirse, kuvvetler arasındaki denge daha iyi kurulabilir.

Sükunetle karşılamak

(...) Bu geçiş sürecinde, hükümetin ekonomiye özel bir önem ve ilgi göstermesi gerekiyor.

Diğer taraftan, referandum sürecinde cepheleştirilen toplum kesimlerinin birlik ve beraberliğinin sağlanması, insanlar arasında yıpranan ülfet ve güven ilişkisinin yenilenmesi çok önem arz ediyor. Hem iktidar hem de muhalefet kanadı sonuçları sükûnet ve suhuletle karşılamayı bilmeli, toplum içinde barış ve güven ortamını güçlendirecek adımlar atmalıdır.

Nihayet, referandum sürecinde gerginleşen AB ilişkilerinin onarılmaya, müzakere sürecinin yeniden başlatılmasına ve uyum çabalarının artırılmasına ihtiyaç var.

Okunma Sayısı: 6570
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    18.4.2017 01:11:31

    En son cümleyi dikkate almaliyiz. AB iliskileri askiya alma tehditini, Türkiye de idami getiririz, geri kabul antlasmasini feshederiz tehditini gayet hassas bir sekilde gözden gecirmek zorundadir. AB ve Türkiye menfaatleri acisindan oldukca ileri seviyede bir ilisi icerisinde bulmaktadirlar bu iliskilerin atilmasi sözkonusu olamaz, durdurulmasi her iki tarafin zararina olur. Türkiye AB üyeligini kendi rafa kaldirmali ve imtiyazli iliskilere dönüstürmenin yollarini aramali. Vize serbestisi bu cerceve icinde tekrar ele alinabilir. Türkiye demokratiklesme ve hukuk devletinde tekamül sürecinden istimna edecek lükse sahip degildir. Ne öfke ne süphe ne de korkuya yer var, akliselim ile yola devam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı