Adı hukukçu, kendileri yasakçı- İstanbul Barosuna ‘’Başörtülüler giremez’’ yazısının asılması kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman, bunun “özgürlükler ve demokrasiyle bağdaşmayan bir anlayış’’ olduğunu vurguladı.
Av. Osman Gökçebaş, "Türkiye’nin geliştiği günlerde bu tarz yaklaşımlar ülkenin gelişimine balta vurur" derken, Av. Şebnem Taşan Kurt ise, ‘’Bu bir ayrımcılıktır. Bu, kanunlarda olmayan bir şey, yasal bir dayanağı bulunmamaktadır’’ dedi.
Adı hukukçu, kendileri yasakçı
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, kişilerin, başörtülü olmaları sebebiyle İstanbul Barosu’ndaki derslere alınmamasının insan hakları ihlali olduğunu, Baro’nun böyle bir yasak koyma yetkisi olmadığını söyledi. Sözüer, İstanbul Barosu’nun staj eğitim merkezindeki dersliklerin kapısına ‘’Başörtülüler giremez’’ yazılı afiş asılmasına ilişkin yaptığı açıklamada, bu şekildeki bir yasakla kişilerin stajdan mahrum edilmesinin TCK’nın 257. maddesindeki ‘’görevi kötüye kullanma’’ suçunu oluşturduğunu kaydetti. Dekan Sözüer, ‘’Kişilerin, başörtülü olmaları nedeniyle barodaki derslere alınmaması insan hakları ihlalidir. Baronun böyle bir yasak koyma yetkisi yoktur’’ ifadesini kullandı.
GAZETECİ-YAZAR AKTAR: ALIŞIK OLDUĞUMUZ TİPİK BİR AYRIMCILIK
Gazeteci-yazar Cengiz Aktar da kararın tipik bir ayrımcılık olduğu görüşünü dile getirerek, şunları kaydetti: ‘’Bu karar, bugüne kadar görmekte alışık olduğumuz tipik bir ayrımcılıktır. Baro yönetiminin kimlerden oluştuğunu biliyoruz. Bunun için şaşırtıcı değil bu karar. Siyaset alanı bu kadar büyümüş olan Türkiye’de bu uygulamaları görmek hiç hoş olmadığı gibi, kesinlikle yadırganacak bir durum. Kararı hayretle izlemeye devam ediyoruz.’’
ESKİ BARO BAŞKANI: KABUL EDEBİLECEĞİM BİR ANLAYIŞ DEĞİL
İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman da ‘’İstanbul Barosunun Staj Eğitim Merkezindeki dersliklerin kapısına ‘Başörtülüler giremez’ yazısı asılması benim kabul edebileceğim bir anlayış değil. Bu özgürlükler ve demokrasiyle bağdaşmayan bir anlayış. Ancak demek ki baro avukatlarının büyük çoğunluğu destekliyor ki bu karar çıkmış’’ diye konuştu.
GÖKÇEBAŞ: BU TARZ YAKLAŞIMLAR ÜLKENİN GELİŞİMİNE BALTA VURUYOR
Avukat Osman Gökçebaş ise hukukun konuşulduğu bir yerde bu tarz bir olayın gerçekleşmesinin hoş olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Kimse kimsenin kılık kıyafetine karışamaz. Hak ve hukuktan bahsediyorsak bu bahisleri sonuna kadar savunmamız lazım. Türkiye’nin geliştiği günlerde bu tarz yaklaşımlar ülkenin gelişimine balta vurmaktır. Böyle büyük bir kurumda bu tarz bir iddianın ortaya çıkması toplum tarafından da hoş karşılanmayacak, güven konusunda sıkıntılar yaratacak bir durumdur. Bir an önce Türkiye’nin ilerlemesine yönelik bu uygulamadan hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik adım atılmalıdır.’’
BU BİR AYRIMCILIKTIR
Avukat Şebnem Taşan Kurt ise kendisinin de başörtüsü taktığını belirterek, ‘’söz konusu uygulamayla Baro’nun çifte standart uyguladığının görüldüğünü’’ ifade etti. Kurt, şunları kaydetti:
‘’Her ne kadar bunu Avukatlık Kanununa, giyim ve kıyafete bağlıyor gibi gözükseler de, her türlü kıyafet giyenler girebiliyor, sadece başörtüsüyle alakalı böyle bir tutum izlemektedirler. Şu anda kanunen muhtelif bir sınırlama mevcut değil. Hiçbir kanuni dayanağı yok bunun. Baronun bu uygulamaları yeni değil, maalesef eskiden beri böyle bir uygulama içeresindeler. Yeni baro başkanının bu yanlıştan dönmesini isterdik, ancak mevcut durum ve tutumları gösteriyor ki, aynı statükocu tavırda devam edecekler.’’
Baro’nun Ceza Muhakemesi Kanunu seminerleri düzenlediğini aktaran Kurt, ‘’Bu seminerleri hakimevinde yaptıkları halde başörtülü avukat kabul etmiyorlar. Bu nedenle o seminere katılamadık’’ diye konuştu.