Kavalalı’nın yaptırdığı imarethane şu anda 5 yıldızlı otel olarak kullanılıyor. Dışardan çekim yaptıktan sonra içeriye girdik, birkaç kare aldıktan sonra çekim yapmanın yasak olduğunu söylediler. Biz de ısrar etmeden çıktık. Ecdadın yaptırdığı eserde böyle bir muameleye maruz kalmak bizi üzdü. Az ilerideki Kavalalı’nın evine yöneldik. Müze olarak kullanılan eve giriş 2 Euro. Parayı verip giriyoruz.
(Bizden sonra gelenlerden, bizim gruptan giriş ücreti alınmadığını öğreniyoruz. Acemiliğimiz 2 euroya mâloluyor.) Evin içinde tarihî sayılabilecek fazla bir şey yok, ama binaya iyi bakılmış. Evin içinde ve çevresinde çekimler yaptıktan sonra yakınlardaki Halil Bey Camii’ne doğru yola koyulduk.
KAVALA
Gemimiz sabah Kavala limanına yanaştı. Karadan yaklaşık 150 km. olan yolu denizden aheste şekilde bir gecede geldik. Seyahatimiz boyunca geceleri gemide kalıp gündüzleri karada geçiriyor, gemiyi otel gibi kullanıyorduk.
Kahvaltıdan sonra karaya çıktık. Kavala Belediye Başkanı’nında katıldığı bir törenle karşılandık. Meşhur Kavala kurabiyesi ikram edildi ve folklor gösterisi yapıldı.
Ardından sayımız çok fazla olduğu için grubumuz ikiye ayrıldı: Bir kısmı Kavala’da şehir turuna çıktı, diğer kısmı otobüslerle Drama’yı gezmeye gitti. Biz tercihimizi Kavala’dan yana kullandık. Yanımızda belgesel çekimi yapan İrfan Ağabey vardı. Daha önce Kavala’ya geldiği için gezilecek yerlerini iyi biliyordu o yüzden birlikte hareket etmeye karar verdik. İlk olarak Kavalalı Mehmed Ali Paşanın yaptırdığı imarethaneyi ve doğduğu evi ziyaret etmek üzere harekete geçtik. Bu iki yer Limanın yakınlarında Kavala’ya hâkim bir tepe üzerinde bulunuyordu.
Halil Bey Camii
Tarihî Osmanlı evleriyle dolu sokaklardan geçtikten sonra camiye gelince içimiz sızladı. Minaresi kesilmiş bir vaziyette gördük. Halil Bey Camii, Kavala’nın en eski ve önemli Osmanlı eserlerinden biri. 16. yüzyılın ortalarında inşa edilen cami ve medrese, restore edilerek günümüze kadar ulaşmış. Camide kültür ve san’at faaliyetleri yapılıyormuş. İçeriye girdiğimizde ise mihrabının durduğunu fark ettik. Grubumuzdan abdesti olanlar içerde namaz kıldılar. Oradan çıkıp gemiye doğru yürümeye başladık, çünkü saat 13:00’da dramaya hareket edecektik.
“Bir Allah’A inanıyoruz. Şeytan aramızı bozdu”
KAVALA limanının çıkışında Zakarias ile karşılaştık. Bize Türkiye’den mi geldiğimizi sordu. “Evet” cevabından sonra konuşmaya başladık.
“Ben sizi çok seviyorum. Allah size bereket versin” diyor ve annesinin Kavala’ya Bursa’dan geldiğini kendisinin Kavala’da doğdugunu söylüyor. Zakarias, Türkçeyi çok seviyormuş, ama konuşma imkânı olmadığı için unutuyormuş, onun için pratik yapmak istiyormuş. Uydu anteni taktırmış Türk TV’lerini izliyormuş. Yunan TV’lerinin insanı şeytanlaştırdığından bahsetti.
Zakarias, “Bir Allah’a inanıyoruz. Şeytan aramızı bozdu. Afat-tufan etti bizi, bize birbirimize düşürdü. [Türklerle Yunanlıları] savaştırdı… Ne gerek vardı buna. Bu dünyada kalmayacağız. Hepimiz Allah’ın huzuruna gideceğiz” diyor.
Pargalı’nın yaptırdığı cami
İsmini Muhteşem Süleyman dizisinde duyduktan sonra gündemimize giren Pargalı, Kavala’da bir cami yaptırmış. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın mahallesine giden yolun girişinin tam karşısında, anayol üzerinde. Şu anda kilise olarak kullanılıyor. Dışardan ve içerden fotolarını çekiyoruz.
DEVAM EDECEK
ERHAN AKKAYA / MURAT SAYAN