"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayırlı amellerin değişkenliği -3

Hasan Doğan
05 Mart 2024, Salı
Geçen yazımızda hayırlı amellerin değişkenlik durumlarından ikincisi olan: “Zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur” kısmını izah etmeye çalışmıştık.

Bu yazıda da üçüncü kısım olan: “Meselâ: Bir ulü’l-emrin makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir; hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur” kısmını işlemeye çalışalım.

Evet Ulü’l-emr, emir veren manada yani bir idari makamda bulunması durumudur. Bu hususa en üst makamdan en alt makama bir resmi dairedeki tüm idareciler için bahsedilmektedir. Mesela bir okul müdürü kendi makamında ciddiyet göstermesi ve resmi davranması olumlu bir haslettir ve bu şekilde hareket etmesi de elzem olup, buna vakar denilmektedir. Bu makamda bulunurken gelen giden herkese tabasbus etmesi yani çok basit görünüp onlara kendi yerini bile vermesi ve adeta toprak gibi olması mahviyettir, ancak bu mahviyet makamında gösterildiği için yapılan hareket zillet olmuş olur.

Hz. Mevlâna’nın “Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol: Nasıl ki toprak verdiği yiyeceklere ve barındığı canlılara karşı büyüklenmiyor, alçak gönüllü oluyorsa bizlerde insanlara karşı alçak gönüllü olmalıyız” dediği gibi, işte o toprak olmak mahviyettir; fakat yeri ve zamanı uygun olmalıdır. Eğer uygun olmayan yerde mahviyet gösterse o zaman bu hal ve vaziyet ifa ettiği makamın ciddiyetine ters düşmüş olur. Ancak işinde değil de bu sefer evinde iken başta eşi ve çocuklarına, sonra eve gelen misafir ve akrabalarına karşı amirane bir şekilde sanki makamında halen müdür imiş gibi bir tavır takınması ve onlara emirler yağdırması ise kibre girer ve soğuk kaçar. Orada ailesi ve çocuklarına karşı normal bir ev ferdi gibi davranması ve gelen misafirlerine mahviyet göstermesi ise tevazudur. Hz. Âişe (R.A) rivayet ettiği/naklettiği bir Hadis’te, Hz. Peygamber (S.A.S.)’in evde ne yaptığı sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: “Ev halkının hizmetini yapar ve ev işleriyle uğraşırdı. Ezanı işitince de namaza giderdi.” Ev hayatında sadeliği ve mütevazılığı tercih eden Hz. Peygamber, ev işlerinde dahi aile fertlerine/hanımlarına yardımcı olmuş ve onların işlerine katkıda bulunmuştur (Buhârî, Ezan 44; Tirmizi, Kıyamet 45).

Yine Üstad, 28. Lem’anın 22. Nüktesi’nin 1. Nüktesi’nde bazı güzel ve çirkin hasletlerden bahseder. Bu mevzuyu oradan takip etmenizi tavsiye ederek sadece konumuz ile alakalı olan kısmı ile yazıma nihayet vermek istiyorum: “Hem meselâ gurur ve kibirde öyle bir ağır yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister; ve istemek sebebiyle istiskal gördüğünden, daima azap çeker. Evet, hürmet verilir, istenilmez. Hem meselâ tevazuda ve terk-i enaniyette öyle lezzetli bir mükâfat var ki, ağır bir yükten ve kendini soğuk beğendirmekten kurtarır. “

Okunma Sayısı: 712
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı