"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’ye girmemizi istemeyen çevreler

İbrahim ERSOYLU
09 Aralık 2016, Cuma
Avrupa Birliği’ne katılabilmek için bir ülke, 1993 yılında Kopenhag Liderler Zirvesi’nde tanımlanan Kopenhag Kriterleri’ni tamamıyle sağlamak durumundadır.

Bu ölçütler, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı gösteren istikrarlı bir demokrasi, birlik üyeleri ile rekabet edebilecek seviyede sağlam temelli bir ekonomi ve Avrupa Birliği yasalarını da ihtiva eden üyelik şartlarının kabul edilmesini gerektirir. Bir aday ülkenin bu ölçütlere uyup uymadığının değerlendirilmesinin yapılması, konseyin görev alanıdır. Birliğin günümüzde var olan yönergeleri, 1985 yılında Grönland’ın birlikten çekilmesiyle örneği yaşanmasına karşın, üye bir ülkenin birlikten nasıl ayrılabileceğini açıkça belirtmemektedir. Ancak bu konuya, onaylanmayı bekleyen Lizbon Antlaşması’nda değinilmiştir ve bu tasarı bir ülkenin birlikten çıkmak istemesi durumunda izlenecek işlemleri ihtiva eder.

Avrupa Birliği (AB), demokratik Avrupa ülkelerinden oluşan, vatandaşlarının hayatlarını iyileştirmek ve daha iyi bir dünya oluşturmak için çalışan bir ailedir.

Üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları ve ara sıra meydana gelen krizler haberlerin manşetlerini oluştursa da, aslında kameralardan uzakta, AB dikkate değer bir başarı hikâyesidir. AB, sadece yarım yüzyıllık ömründe Avrupa’da barışı ve refahı sağladı, tek Avrupa para birimini (Euro) oluşturdu ve sermayenin, hizmetlerin ve malların serbest hareket ettiği sınırsız ‘tek pazarı’ meydana getirdi.

Aynı zamanda AB, hem büyük bir ticarî güç hem de çevre koruma ve kalkınma yardımları gibi alanlarda bir dünya lideri haline geldi. Bu yüzden Avrupa Birliği’nin altıdan yirmi yedi ülkeye kadar genişlemiş olması ve daha birçok ülkenin üyelik için sırada olması şaşılmaması gereken bir şeydir.

Avrupa Birliği başarılarını olağandışı bir şekilde çalışmasına borçludur. Avrupa Birliği olağandışıdır, çünkü AB, ne Birleşik Devletler gibi bir federasyon ne de Birleşmiş Milletler gibi hükümetler arasında basit bir işbirliği organizasyonudur. Avrupa Birliği aslında benzersizdir. AB’yi oluşturan ülkeler (üye ülkeler) bağımsız, egemen milletler olarak kalırlar, fakat egemenliklerini, dünyada tek tek sahip olamayacakları gücü ve etkiyi kazanmak için bir araya getirirler.

Egemenlikleri bir araya getirmek, pratikte karar alma yetkilerinin bir kısmını, ortak fayda ihtiva eden belirli konulardaki kararların Avrupa düzeyinde demokratik olarak alınması için beraber oluşturdukları ortak kurumlara aktarmaları anlamına gelir. 

Hatayı uzaklarda değil kendimizde aramalı, ekonomisi güçlü ve sosyal hakları gelişmiş olan bazı ülkelerle aynı para birimine, aynı haklara, aynı oturum ve calışma iznine sahip olmayı istemeden önce, aynı medeniyet seviyesine gelebilmek için biraz çaba göstermeliyiz diyorum ben.

Okunma Sayısı: 1774
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı