Üstad Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’yla ortaya koyduğu Nur Mesleğinin imanî, içtimaî ve siyasî boyutları vardır. Siyasî ve içtimaî hayata dair ölçü ve prensipler Divan-ı Harbî, Sünûhat, Münâzarât ve Lâhika mektuplarında açık olarak yer almaktadır. Üstad bu ölçü ve prensipleri, Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said’in hayat devrelerinde bizzat uygulayarak göstermiştir.
Üstad’a ve Nur Mesleği’ne sadâkat göstermek; meslek ölçülerini bir bütün olarak kabullenip hazmetmek ve hayata uygulamakla gerçekleşir. Yoksa sadece imana odaklanmak, siyasî ve içtimaî ölçüleri yok saymak, ya da Üstad’ın kasdına aykırı biçimde yorumlayıp yanlış uygulamak mesleğe sadâkat sayılmaz.
ÜSTAD, DEMOKRATLARA NOKTA-İ İSTİNAD OLDU
Nur Mesleğinin gereği “Ahrar” adı verilen Demokrat siyasî akıma destek vermektir. Üstad gerek Meşrûtiyet sürecinde ve gerekse Cumhuriyet’ten sonraki dönemde Ahrar’lara destek çizgisinden hiçbir zaman sapmamıştır. Tek partinin istibdat döneminde 35 sene Ahrar’ların dirilmesini beklemiş, onlardan başka hiçbir siyasî akıma iltifat etmemiştir. 1950’de Demokrasi sürecine girer girmez, geçmişteki Ahrar çizgisini temsil eden Demokrat Partiye vatan, millet ve Kur’ân hesabına desteğini ilân etmiştir. (Emirdağ Lâhikası. 2, yeni tanzim, s. 812)
Üstad son ana kadar Nur Talebeleriyle birlikte Demokratlara nokta-i istad olmaya devam etmiş, (Emirdağ Lâhikası, 2, yeni tanzim, s. 526.) 1950 – 60 arası iktidar sürecinde vatan, millet ve din lehindeki icraatlarında onları teşvik ve tebrik etmiş, hatalı gördüğü işlerde onları ikaz etmiştir. (A.g.e. yeni tanzim, s. 759.)
ÜSTAD DEMOKRAT OLMAYAN DİNDAR SİYASİLERE HİÇ İLTİFAT ETMEDİ
Üstad hiçbir zaman dindar da olsalar, Demokrat olmayan siyasî akımlara taraftar çıkmamıştır. 1940’ların sonunda 1950’lerin başında Ahrar’lara alternatif olarak siyaset meydanına çıkan Mareşel Fevzi Çakmak, Eşref Edip ve Necip Fazıl’ın öncülük ettiği Millet Partisi’ne, Cevat Rıfat Atilhan’ın kurduğu İslâm Demokrat Partisi’ne asla iltifat etmemiş, Necip Fazıl, Eşref Edip’le din kardeşi olduğunu, ancak onların siyasetlerine taraftar olmadığını açıkça ifade etmiştir. ( A.g.e. s. 545.)
Nur Talebelerinin nokta-i istinat olup teşvik ettikleri dönemlerde DP, AP, DYP olarak devam eden Demokrat iktidarları ülkemizi, Demokrasî standardını yükselterek dünyada saygın bir devlet seviyesine getirerek, maddî – manevî alanda şaha kaldırmışlardı. Halk Partisi’nin geri bıraktığı ülkeyi, baştan başa barajlar, yollar, köprüler ve fabrikalarla donatırlarken, diğer yandan İmam Hatip Liselerini, Kur’ân Kurslarını, Yüksek İslâm Enstitülerini yaygınlaştırarak mânevî inkişafa, dini siyasete âlet etmeden vesile olmuşlardı.
NUR TALEBELERİ YANLIŞ ADRESLERE YÖNELİNCE İŞLER KARIŞTI
1980 darbesinden sonra, Yeni Asya’nın uyarılarına rağmen başta hizmetkâr ağabeylerin başında olduğu Nur Talebelerinin çoğu, münâfık darbecilerin maddî imkân, mevki-makam ve korku tuzaklarına düşerek onlara destek oldular ve Demokratlara nokta-i isnat olmaktan vazgeçtiler. Onları gören diğer cemaat ve tarikatların da kafaları karıştı, Ahrarlara verdikleri desteği kestiler. Ancak Yeni Asya camiası ve gazetesi tuzağa düşmedi ve onlara nokta-ı istinat olmaya devam etti, ediyor ve İnşallah gelecekte edecek.
Sözün özü: Bize göre ülkenin bu hale gelmesinde Yeni Asya haricindeki Nur Gruplarının, Üstadın mesleğinin siyasî ölçülerine uymayarak Demokratlar yerine yanlış adreslere nokta-i istinad olmalarının rolü büyüktür. Zira diğer Cemaat ve Tarikatların siyasî istikametten kaymalarına sebep oldular. İşlerin tekrar rayına oturması için onların, iman esaslarında olduğu gibi, mesleğin içtimaî ve siyasî ölçülerinde tekrar ittihad etmeleri lâzımdır.