"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasetteki Demokrat boşluğu

İbrahim ERSOYLU
23 Haziran 2017, Cuma
Günümüzün Türkiye’sinin, normalleşmesi ve doğru rayına oturması için gerçek Demokrat güçlere şiddetle ihtiyaç vardır.

Bu güçler ortaya çıkıp devlet idaresinde yer almadıkça ülkenin içte ve dışta rahat etmesi pek mümkün görünmemektedir.

Merhum Menderes ve Demirel’in temsil ettiği DP, AP ve DYP partileriyle siyasette tezahür eden Demokrat iktidarlar, 1950’den 2000’lere kadar belli süreler içinde yıllarca ülkeyi yönettiler. Ülkeyi tek partinin istibdat ve baskısından kurtardılar. Türkiye’de birinci sınıf bir Demokrasinin tesisi için çalıştılar; insan hak ve hürriyetlerini, din ve vicdan hürriyetinin gereğini yerine getirdiler.                        

Onlar, Demokrasinin gereği olarak maneviyat alanında cesur atılımlar yaptılar. 1950’de, Tek partinin 27 yıl boyunca din ve dindarlar üzerinde uyguladığı baskıyı kaldırdılar. Ezanı aslına  çevirdiler, dini siyasete alet etmeden yurt sathında Kur’ân Kurslarını, İHL’leri, İlahiyat Fakültelerini kurup yaygınlaştırarak  maneviyata  büyük  hizmet ettiler.

DEMOKRATLAR GEÇMİŞTE ÜLKEYİ KALKINDIRDILAR

Diğer taraftan onlar, içerde memleketin  maddî kaynaklarını,  sanayi ve tarım gibi gelir getiren verimli yatırımlarda kullanarak onu  kalkındırdılar. Üretimi teşvik ederek vatan sathını fabrikalar, yollar, barajlarla donattılar. GAP gibi çok sayıda kalkınma projelerini devreye soktular. Eğer iktidarları darbelerle kesilmeseydi Türkiye, Demokrasi ve kalkınmada Almanya ve  Japonya gibi ülkelerin seviyesine yükselmesi bekleniyordu.

Demokrat güçlerin, ülkenin maddî ve manevî hayatına yaptıkları hizmeti bir türlü hazmetmeyenler, şer güçler el ele vererek onları  iktidardan alaşağı ettiler. Yerlerine Demokrat olmayan vizyonsuz,  ufuksuz,  öngörüsüz siyasî güçleri parlatarak yönetime gelmelerinin yolunu açtılar. Medyayı kullanarak halkı değişik aldatma taktikleriyle şaşırttılar, onlardan desteğini çekmesini sağladılar.

Demokrat idareler, Zındıka komitesi ve Kemalist güçlerin  işine gelmez. Çünkü onlar biliyorlar ki, ülke Demokratikleşerek kalkınırsa halk söz sahibi olacak ve Kemalizm bitecektir. Kemalizm yok olursa devlet katlarında haksız olarak elde ettikleri konumlarını, devlet idaresini kontrol ve yönlendirme güçlerini kaybedeceklerdir. Bu yüzden ideolojilerini ayakta tutmaya devam edecek sol  siyasî  güçlerin iktidarı mümkün değilse, Demokratlar yerine bu işe razı olan ve yönlendirmeye kabil, dindar görüntülü siyasî güçlerin yönetimde olmalarını tercih ederler.  

Sözün özü: Öyle görünüyor ki ülkenin içerde Demokratikleşerek maddî–manevî refah ve huzura  kavuşması, dışarıda da hür dünyanın saygın bir üyesi olması Demokratların, 1946’da olduğu gibi önlerine konan çetin engelleri cesaretle aşıp toparlanarak  ayağa kalkmaları ve iktidara gelmeleriyle mümkün olur. Aksi halde günümüzde olduğu gibi terör, kamplaşma, gerilim ve kaos içinde bocalayan üçüncü dünyanın bir ülkesi olmaya devam eder.

Okunma Sayısı: 1902
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı