Ben Peygamberimi (asm) çok seviyorum dedim ya, arkadaşım hemen atıldı, “Ben de!” dedi.
Ona sorular sordum. Gerçekten sevip sevmediğini siz takdir edin.
“Peygamberimizin (asm) anne, baba ve dedelerinin isimlerini söyler misin?”
Bilemedi tabi.
Ben söyledim; “Annesi Âmine, babası Abdullah, dedeleri de; babasının babası Abdulmuttalip, annesinin babası Vehp.”
Sütannesinin ismini de söyledim:
“Halime.”
Soylarını da, “Babası Kureyş’in Haşimoğulları soyundan, annesi de Zühreoğulları kolundan.” dedim.
Arkadaşıma, “Peki kaç tarihinde doğdu?” diye sordum.
Bunu da bilemedi. Öğretilmeyince nasıl bilsin? Yine ben söyledim:
“571.”
“Kaç yaşında peygamber oldu? Kaç yılında hicret etti? Yaptığı savaşlarının tarihleri? Mekke’ye fethi ve vefatı?”
Hiçbirine cevap yok. İş başa düştü, tek tek anlattım:
“Peygamberimiz (asm) 610 yılında 40 yaşındayken peygamber oldu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti, 624’te Bedir, 625’de Uhud, 627’de Hendek savaşlarını yaptı. 630’da Mekke’yi fethetti. 632’de de vefat etti.”
Başını önüne eğmişti arkadaşım. “Ne yapayım, annem, babam bana öğretmediler.” dedi.
Bazı anne babalar ne kadar da umursamaz oluyor değil mi? Çocuklarımız okusun büyük adam olsun diyorlar da peygamberlerini öğretmiyorlar. Onların dünyalarını düşünüyorlar da, ebedî hayatlarını unutuyor, onları ateşe atıyorlar.
Anne ve babalarımız çocuklarına Peygamber Efendimizi (asm) anlatan kitaplar tavsiye ederek, onları bol bol okumaya teşvik etmeli…
Ki, Hz. Nebi’nin müjdecisi olma şerefine nail olsun.