26 ve 30 Ağustos kutlamaları üzerinden bir defa daha kızıştırılan Atatürkçülük yarışında iktidar kanadı Beştepe Sarayı semalarındaki ışık gösterisinde drone’larla çizdirdiği M. Kemal resmiyle ipi göğüslediğini düşünüyor olmalı.
Aslında böyle gösterilere de gerek yok.
Ayinesi iştir AKP’nin, lâfa bakılmaz...
Ki iktidarın lâfları da, icraatı da aynı yönde.
Bu değerlendirmemizi dayandırdığımız örnek ve tesbitlerden epeycesi, birinci baskısı 2011’de yapılmış olan Müflis Proje: Kemalizm adlı kitabımızda görülebilir (s. 100 vd).
Sonrasında bunlara yenileri eklendi.
Hepsi bir yana, 2020 Türkiye’sini 30 model bir yönetim tarzına götürmüş olması, bu konudaki “başarı”sını göstermeye yetmez mi?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye isimlendirilen, demokrasilerin vazgeçilmezi kuvvetler ayrılığı ilkesini fiilen ortadan kaldırıp herşeyi partili bir tek adama bağlayan bu model, “Birinci ve ikinci Cumhurbaşkanları da partiliydi” şeklinde savunulmamış mıydı?
Gelinen noktadaki durum, gelişmeler ve gidişat, Prof. Dr. Şerif Mardin’in “AKP iktidarı Kemalizmin başarısıdır” ve Prof. Dr. Kemal Karpat’ın “Erdoğan Kemalizmin ömrünü uzattı” tesbitlerini yine tasdik ve teyid etmiyor mu?
Şimdi Saray iktidarı da kendi ömrünü uzatabilmek için Kemalistlerden destek bekliyor.
Sarayın medyadan sorumlu memurunun, evvelce “Devlet hizmetinde çifte maaşa talim ederek büyük fedakârlık gösteriyoruz” beyanıyla da gündeme gelmiş olan eşine ait “Günümüzün manda ve himayecilerine, Atatürk’ ün ifadesi ile gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde olan iç bedhahlara karşı bütün gerçek Atatürkçülerin, Recep Tayyip Erdoğan liderliği altında kenetlenmesi, kendileri açısından, tarih karşısında en tutarlı ve sahici duruş olacaktır” mesajı bunun son örneği.
Kimi iktidar kalemşörlerinin“Kurtuluş Savaşında M. Kemal ne ise, ikinci kurtuluş savaşında Erdoğan o” sözünü habire tekrarlayıp, Erdoğan için “Vatansever güçler tarafından ele geçirildi” diyenlerle birlikte saf tutmaları da.
Saray iktidarına arka çıkıp, o paravan altında kendi projelerini uygulamayı sürdüren Kemalistler Ayasofya bahsinde bile şimdilik geri adım atmış görünüyorlar; çünkü kendi başlarına yapamayacakları birçok şeyi bu iktidara yaptırma fırsatını kaybetmek istemiyorlar.