Ama bu olumlu adımın kalıcı olabilmesi, anayasal ve yasal altyapısının sağlam bir şekilde oluşturulmasına bağlıydı. Biz işin bu cihetine de dikkat çekerek, bu altyapının tamamlanması gereğini vurguladık.

Yapılması gereken, anayasa başta olmak üzere ilgili temel kanunlardaki bütün resmî ideoloji atıflarının tümden kaldırılması idi.

Yapıl(a)madı. Bunun için de And meselesinde beş yıl sonra yeniden başa dönüldü.

Gerçi henüz süreç tamamlanmış değil. Konu Danıştay Dava Daireleri Genel Kuruluna gittiğinde sonuç ne olur, bilmiyoruz.

Ama mevzuatın resmî ideolojiden mutlaka temizlenmesi gereği ve zarureti, bu konudan bağımsız olarak devam ediyor.

O açıdan baktığımızda, iktidarın tavrı hiç ümit vermiyor. Çünkü resmî ideolojiye ve sembollerine sahiplenme noktasında herkesten çok daha istekli görünüp bu yönde tuhaf mesajlar vermeye devam ediyor.

“En hakikî Atatürkçü biziz” modunda...

“Yeni sistemle bütün vesayetleri bitirdik” dediği bir noktada böyle “sürpriz” bir başkaldırmaya muhatap olması ayrı bir bahis.

İktidarın duruşu bu iken muhalefet partilerinin hali de evlere şenlik. Öğrenci Andı konusunda verdikleri tepkiler, “Hepsi birden MHP’nin peşine takılmış, aynı nakarat ve ezberi tekrarlayıp duruyorlar” dedirtiyor.

Özellikle kimliğini ancak demokrat bir yörüngeye oturtması halinde alternatif olma şansını elde edebilecek bir parti olarak İYİ Parti’nin ve hele DP’nin bu konudaki tepkilerini demokrat duruşun gerekleriyle bağdaştırabilmek kesinlikle mümkün değil.

12 Eylül takviyeli bir tek parti dönemi kalıntısının fuzulî avukatlığına soyunmak size mi kaldı? Uğraşıp mücadele etmeniz gereken onca antidemokratik ve hukuk dışı uygulama varken Öğrenci Andı garabetini savunmak nasıl bir çelişkidir?

Alternatif arayan halka, “Aradığınız adres biziz” mesajını böyle mi vereceksiniz!

***

Ermenek bölge toplantısının ardından